Sözlükte “sığınmak, korunmak” anlamındaki istiâze, her türlü kötülükten korunabilmek için sözle Allah’ın yardım ve himayesini istemeyi ifade eder. Besmele ise, “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” anlamına gelen “Bismillâhirrahmânirrahîm” cümlesinin adıdır.
Besmele, Müslümanın ekmeği, aşı ve nefesidir. Besmele, Müslümanın varlık gayesini anlatır. Besmele, bir kimliktir, paroladır. Besmele çeken mümin, Allah’ın engin rahmet ve merhametini prensip edineceğini ilan etmiş olur. O’nun rahmet ve merhameti sayesinde hem dünya hem de ahiret mutluluğunu temenni eder.
Besmeleden maksat, yüce Allah’ı hatırlamak ve O’nun ismini zikretmektir. Esasında ilk inen ayetlerde O’nun adıyla başlama/okuma vardır.
Besmele, işin başında Allah’ı anmaktır. Çünkü besmele çeken Müslüman aslında, “Kendi adıma veya başka bir varlık için değil, sadece Allah Teâlâ adına, O’nun rızasını kazanmak için başlıyorum.” demektedir. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.s) besmelenin önemiyle alakalı şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah’ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.” (İbn Hanbel, II, 360)
Kültürümüz besmele ile yoğrulmuştur. Sofrada yemeğe, eller besmele ile uzanır. Gece onunla yatılır ve güne onunla başlanır. Evden onunla çıkılır, eve onunla girilir. Vasıtaya onunla binilir. Hayırlı ve anlamlı işlere onunla başlanır. İbadetler onunla eda edilir. Duaya eller onunla kaldırılır. Hatipler sözlerine, yazarlar kitaplarına onunla başlar. Çünkü besmele, sahibine ilticadır. Kişinin her an O’nun yardımına muhtaç olduğunu itiraf etmesidir besmele. Gün boyu yapılan her işin oluş sevdasıdır. Toprağa atılan tohumun filizlenmesiyle başlayan sürecin sofralarda helal lokma olarak bereketlenmesidir. Tatlı uykusundan evladı için fedakârlık eden annenin tesbihidir. Suya hasret kalmış, kurumuş toprağın rahmet vesilesidir besmele.
Dilimizden besmelenin eksik olmaması temennisiyle.
Ahmet SEVİM
Paşa Camii İmam-Hatibi
ASR-I SAADET’TEN
Öfke ve Şerden Allah’a Sığınmak
Sevgili Peygamberimiz, ashabına öfkeli anlarında kendilerine hiddet ve şiddet telkin eden şeytandan Allah'a sığınmalarını öğütlemiştir. Bir defasında Hz. Peygamber'in yanında birbirine hakaret eden iki kişiden biri o kadar öfkelenmişti ki bu öfkesi her halinden belli oluyordu. Bunu gören Rasulullah (s.a.s.), “Ben bir söz biliyorum, eğer şu zat o sözü söylese, öfkesi mutlaka gider.” buyurdu. Orada bulunanlardan biri hemen adamın yanına giderek, Hz. Peygamber'in kastettiği “Eûzü billahi mine’ş-şeytâni’r-racim.” (Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım) sözünü söylemesini tavsiye etti. (Buhari, Edeb, 44; Müslim, Birr, 110) Bir başka defasında da “Bana tavsiyede bulun.” diyen bir sahabiye Peygamberimiz, “Öfkelenme” demişti. Adam defalarca aynı soruyu sormuş, Rasulullah (s.a.s.) da her defasında aynı cevabı vermişti. (Buhâri, Edeb, 76)
Öfkelenen insan, sonradan üzüleceği hatalar yapmamak için sabrının sınırlarını zorlamalı, öfkesini yenmek için gayret göstermelidir. Öfke çoğu zaman şerrin de sebebidir. Dolayısıyla şeytan, insanı öfkelendirerek kötülük işlemesini sağlamaya çalışır. Bu hususta bilinçli davranıp kendine hâkim olmak, Allah'a sığınmak, abdest almak, namaza durmak, oturmak, uzanmak, kısacası sakinleşmek için çabalamak son derece önemlidir.
HER GÜNE BİR KİTAP
Kitap Adı : Hâtemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı
Kitap Yazarı : Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu
Yayınevi : Diyanet İşleri Başkanlığı
Kitapta Peygamber Efendimizin hayatı, edebî dil ve akıcı bir üslupta anlatılmaktadır. Yalnız kendi asrına değil, asırlara ışık tutan Hz. Peygamberin hayatını öğrenmek, her Müslüman’ın öncelikli arzusudur. Bu kitapta; doğumu, aile hayatı, risaleti, hicreti, savaşları, barış anlaşmaları, Müslümanlara bıraktığı insanlık mirası yönleriyle Hz. Peygamberin örnek hayatını okuyacaksınız.
FIKIH (BİR SORU-BİR CEVAP)
Oruç tutmamayı mübah kılan mazeretler nelerdir?
Ramazan orucunu belli şartlara bağlı olarak erteleme konusunda bazı ruhsatlar getirilmiştir. Ruhsata gerekçe olan hâl ortadan kalkınca tutulamayan oruçlar kaza edilir. İyileşmesi mümkün olmayacak şekilde hasta olmak veya aşırı yaşlı bulunmak gibi sürekli bir engelin bulunması hâlinde tutulamayan her oruç için bir fidye verilir. Bir oruç fidyesi bir fıtır sadakası miktarıdır. Allah (c.c) şöyle buyurmuştur:
“İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir.” (Bakara, 2/184.)
İslam âlimleri bu ayet-i kerime ve ilgili hadislere dayanarak Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretleri şöylece sıralamışlardır: Yolculuk, hastalık, yaşlılık, ileri derecede açlık-susuzluk, zor ve meşakkatli işlerde çalışmak, gebe ve emzikli olmak.
Din İşleri Yüksek Kurulu FETVALAR, DİB Yayınları, 2. Baskı, İzmir, Aralık-2018, s. 285-287.
BİR AYET-BİR HADİS
“Nûh, "Haydi gemiye binin! Yüzerken de dururken de Allah’ın adını anın. Şüphesiz ki rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir" dedi.” (Hûd, 11/41.)
“Biriniz yemek yiyeceği zaman "Bismillâh" desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, "Bismillâhi fî evvelihî ve âhirihî" (Başında da sonunda da Allah’ın adıyla) desin.” (Tirmizî, Et’ıme, 47)
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
Temcîd:
Kelime anlamı “yüceltmek, senâ etmek ve övmek” olan temcîd minarelerde ezandan ayrı olarak müezzinlerin üç aylarda özellikle Ramazan ayında sabah ezanından önce okudukları ilahilere, Allah’a yapılan dua ve münâcâtlara denir. Günümüzde unutulmaya yüz tutsa da eskiden çok yaygın olan bu gelenekten ötürü halk dilinde sahura kalkmak yerine temcide kalkmak deyimi de kullanılırdı.
AFYONKARAHİSAR NAMAZ VAKİTLERİ
(İMSAKİYE)
03 NİSAN 2023 PAZARTESİ
(12 RAMAZAN)
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
05.09 06.34 13.06 16.41 19.29 20.48