KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ.
Değerli gönüldaşlarım
Bu haftaki yazımda kaybolan değerlerimize değinmeğe çalışacağım.
Okumayız ama milletin cahilliğinden bahsederiz.
Alim ile bileni karıştırmada üzerimize yoktur. Bilgiyi öğrendiğimizi kabul ederiz ama eğitim almadan şahsiyet kazanmamış bilgiyi vermeye çalışırız. Şahsiyetsiz bilgiyle insanlara ne verebiliriz.
Kimseyi sevmeyiz ama, herkes bizi sevsin isteriz.
Çeyrek ekmek gibi çeyrek Müslümanlık istiyoruz Sünnet’i bir yaşam biçimi değil de, bir ameliyat ismi olarak görüyoruz.
Yenildiğimizde kaybettiğimizi düşünür Duymayacak kadar kör, görmeyecek kadar sağırızdır aslında. Dirilişi Ayet ve Hadislerden değil, dizilerden bekliyoruz.
Faizi biz alır, zinayı biz yapar, kumarı biz oynar, çocuğu biz döver, hanıma biz bağırırız ama suçu şeytana atarız.
Başı açık kendini modern görür başı örtülüyü bağnaz görür ama aklın bir bez parçasına indirgenmesinin yanlış olacağını idrak edemez.
Baş örtülü başını kapatır ama diğer yerlerini açmada beis görmez. Hanımımıza bakılmasın isteriz ama biz başkalarının hanımına veya kızına bakarız. Örtünürüz ama daha fazla görünmek için. Giyiniriz ama daha fazla çıplak olan taraflarımızın farkına varmayız. Uzatmayalım gerisini siz yorumlayın.
BİRDE KENDİMİZİ HESABA ÇEKMEMİZ GEREKEN CENAZE PROBLEMİMİZ VAR.
Kim soktu bu çirkin işleri nasıl girdi bizim fıtratımıza Adetimize geleneğimize bilmem ama
Biz ahireti bilen, kabrin ve sorgu sualin dayanılmaz zorluğunu bilen bir ümmet olarak nasıl ÖLÜM gibi ciddi bir işi şaklabanlık malzemesi haline getirdik.
Ne gariptir ki,Evden ölüden önce pide, lahmacun, yemek kokuları çıkıyor.
Ölen bir cenazemizin arkasından biz öyle bir hale geldik ki; "Acımızı yaşayamıyoruz."
Gelene gidene hizmet edip, ÖLENİN nasıl öldüğünü anlatmaktan... Hatta iki ara bir derede iki GIYBETİN belini kıran ve uzun zamandır birbirini görmeyip cenaze günü fısır fısır kaynatan akrabadan... Yan yana tıkış tıkış oturup cenaze kalkmadan Oysa ikram servisini yakınların ve komşuların görevi olması gerekirken,ikram bekleyen KOMŞU’ların hizmete seyirci kalmaları gibi.
Gömülenin kıymeti yokmuş,arkada dulu yetimi kalmış kimin umurunda. KIRK’ı okutulurken bi sarma sarılmazsa konu komşu ne der haline geldik adeta. Bidatlarla Cenazelerimizi festivale döndürdük nerdeyse farkında değiliz.
Ne samimiyetimiz kaldı, ne ciddiyetimiz, ne edebimiz, ne de Allah ve ölüm korkumuz..
Nerede kaldı cenaze sahibine saygı duymak ve insanları rahat bırakmak yerine
Cenaze sahiplerine uyuşmuş bir vaziyette gelenlere tabak taşıyıp hizmet ettiriyoruz.
Doğrusu yapmamız gereken bu tür bidatleri red etmeliyiz kardeşim.
Ölümü; ölüm gibi yaşamalıyız. Ölçümüz Peygamberimizin sevdiklerinin ve evlatlarının arkasından, yaptıkları olmalı.
Saygılarımla.
KAYBETTİK
Zamanmı değişti bizmi yaşlandık
Ay’ı arar iken yılı kaybettik.
Güvendikçe dost kabında haşlandık
Riyasız kelamı dili kaybettik.
Neler kaybetmedik kardeşim neler
Kardeş hançerini kardeşe biler
Menfaat uğrunda boynunda yular
Kul olma adına kul’u kaybettik.
Başımıza taç eyledik şaşkını
Göremedik hep unuttuk düşkünü
Dikenle bir tuttuk gülün aşkını
Diken arasında gül’ü kaybettik.
Karardı simalar neşe saçmıyor
Gönül baharında çiçek açmıyor
Oğlana kız’ada sözün geçmiyor
Nesiller bozuldu döl’ü kaybettik.
Dostum olanları gel de hayra yor
Dulların sayısı gün gün artıyor
Yetmişlik dedemde bile kız diyor
Kız’ı arar iken dul’u kaybettik.
Gazi duyguları duvara astım
Vefasız kullardan umudu kestim
Öyle bir zamana geldik ki dostum
Rotayı şaşırdık yol’u kaybettik.