Değerli gönüldaşlarım
Farkında olmadan toplumumuzun kanayan yarası cenaze problemimiz nerdeyse kangrene dönmüş durumda.
Bilmiyorum kim soktu bu çirkin işleri, nasıl girdi bizim fıtratımıza Âdetimize geleneğimize bilmem ama
Biz ahireti bilen, kabrin ve sorgu sualin dayanılmaz zorluğunu bilen bir ümmet olarak ÖLÜM gibi ciddi bir işi nasıl şaklabanlık malzemesi haline getirdik.
Ne gariptir ki, Evden ölüden önce pide, lahmacun, yemek kokuları çıkar oldu.
Ölen bir cenazemizin arkasından "Acımızı bile yaşayamaz” hale geldik adeta.
Gelene gidene hizmet edip, ÖLENİN nasıl öldüğünü anlatmaktan... Hatta iki arada iki GIYBETİN belini kıran ve uzun zamandır birbirini görmeyip cenaze günü fısır fısır kaynatan akrabaları seyreder olduk. Yan yana tıkış tıkış oturup cenaze kalkmadan ikram servisine katılır hale geldik. Oysa ikram servisi yakınların ve komşuların görevi olması gerekirken, ikram bekleyen KOMŞU’lara sıkça rastlar olduk.
Gömülenin kıymeti yokmuş, arkada dulu yetimi kalmış kimin umurunda. KIRK’ı okutulurken bi sarma sarılmazsa konu komşu ne der haline geldik adeta.
Bidatlarla Cenazelerimizi festivale döndürmede bir beis görmedik.
Ne samimiyetimiz kaldı, ne ciddiyetimiz, ne edebimiz, ne de Allah ve ölüm korkumuz..
Nerede kaldı cenaze sahibine saygı duymak ve insanları rahat bırakmak yerine
Doğrusu yapmamız gereken bu tür bidatleri ret etmekte nasıl beceriksiz kaldık?
Ölümü; ölüm gibi yasamamız gerekirken. Biz nasıl bu hale geldik. Oysa Ölçümüz Peygamberimizin sevdiklerinin ve evlatlarının arkasından, yaptıkları değilmiydi?
Ölüm gibi gerçeği değersizleştirip nasıl gafletimize mağlup olduk.
Bu konuda yazımızı okuyup değer veren kanaat önderlerine ve diyanetimizin yetkili kurulları müftülerimize bu konuya el atmalarını önemle istirham ediyoruz.