Gün geçmiyor ki kadın cinayeti, eziyet, dövme, eksik olmuyor.Gazetelerde Baş köşelerde yer alıyor.
Türlü iletişim araçlarının, geliştiği günümüzde yaşamın daha güzel mutlu olması gerekmez mi? Kadın erkek gerginliği artıyor.
Buna magazinlerde, dizilerde görüleni arzu etme, özentiyi eklerseniz. Aile yaşamı zehir oluyor. Cezaları ne kadar artırsanız bir noktaya kadar amma önüne geçmek çok zor.
Çocukluğumuzda, gençliğimizde, mahalle yaşamı diye bir kavram vardı. Mahallenin Muhtarı, bir yaşlı olgun kişi, sayılan hanım teyzeler vardı. Ortaya çıkan, aile meselelerini halletmeye çalışır. Oturun, oturduğunuz yerde, der sözünü dinletirdi. Maddi sıkıntılar varsa önce komşuya yardım edilirdi. Günümüzde herkes başına buyruk yaşamak istiyor. Maddi, makam üstünlüğünü kullanma eğiliminde, komşu komşusunu bilmiyor. Sayın başkan Zeybek'i ziyaretimde, bir adam geldi. Aile içi sıkıntılarını anlatıyor. Çözüm istiyor. İlgileneyim sen rahat ol dedi. “Başkan senin işin çok kolay gelsin” dedim. Eski bir anımı anlattım.
Hazım Bozca Belediye Başkanı, bende daimi komisyon görevlisiyim.
Pürüzlü işleri bana havale eder. Şu işi hallet derdi. Makamda otururken bir kadın geldi. Kocasını şikayet ediyor. Ağlıyor, sonunda kadına sen git. Kocanı benim çağırdığımı söyle ben hallederim dedi. Ağabey dedim; senin hakimlik, Savcılık bitti. Bu ne iştir? Cevap hazır. Ben bu şehrin reisiyim. Hem atası, hem babasıyım. Alttan alır üste çıkar. Yuvanın dağılmasını önler, Hamd eder dualarını alırım dedi. Cadde ortasında kadın dövülüyor. Herkes seyrediyor. Aslında ilgilenmemekle suça ortak oluyorlar farkında değiller.
Sayın Valimiz Gökmen Çiçek; 'Ben masada oturan müdür istemiyorum.' diyor. Bu söz hepimizin kulağına küpe olsun. Bu tür konular toplum bilimcilerin işiyse de Amir memur vatandaş olarak çok işimiz var.