Babası oğlunun birine, git İstanbul'a gez dolaş. Görgün bilgin artsın der. Oğul gider gezer tozar. Dönüşte babası neler gördün anlat bakalım diye sorar. Oğlu İstanbul'da kadınlar açık giyiniyor. Meyhaneler sazlar eğlence yerleri var. Millet zevk ve sefa içinde diye anlatır.
Baba diğer oğlunu da İstanbul'a gönderir. O Sultan Ahmet camiinden başlar. Minareleri-ne hayran kalır. Oradan Ayasofya'ya girer değişik bir yapılanma görür. Biraz ilerde Topkapı sarayı. Padişahların yaşadığı yerler, değişik düşüncelere dalar. Orada sorar başka nereye gideyim der. Eyüp Sultan'a git. Orada Peygamberimizin konuk olduğu Medinedeki evin sahibi, İstanbulun fethi için gelmiş kişi cevabını alır. Namaz kılar dua eder. Yamaçta çay içer Haliç'i seyreder. İçinden burası bir Cennet der. Her taraf yemyeşildir. Sarıyer lale bahçesini görmeden gitme sözünü unutmaz. Sarıyerde renk renk laleler görür. Ayrılmak istemez. Adaları Kadıköyü, seyreder balık ekmek yer lezzetine doyamaz. Çamlıcaya çıkar. İstanbula tepeden bakar. Ne güzelsin İstanbul burada yaşamak isterdim diye düşünür.
Dönüşünde babasına bunları anlatır. Söz-lerinin arkası bitmez. Babası sevinç içinde gittiğin yerlere bakmasını bilmişsin gözün görmüş gönlün açılmış. Hep böyle kal demiş.
''Canım şehrimiz Afyon niye böyle olmasın. Teleferik, şehir içi demiryolu yolculuğu niçin olmasın. 1963 yılında bunlar hayal ettiğim şeylerdi. Niçin bugün yapılmasın. Tarihi ve bugünkü yapılarıyla haşhaşı ile lokumu ile yenilip içilecek bir merkez neden olmasın. Siyasetçiler partinize çalışın amma Afyon’a yapılacakları da bir gün olur diye ileriye atmayın. Gidin Samsun'a, Eskişehir'e yapılanları görün.