Dr. M.S.Aygenle Anılar
Aygenle tanışmam altmış yıl öncesine uzar. Babam O zamanki Hâl binası ön cephesinde, Bakkaliye ticaretiyle uğraşıyor. Pirinç, Tosyadan (Boynerlerden), Makarna İstanbul çift kartal. Zeytinyağ İzmir Kristal ve Gemlikten üçyıldız Kar marka. O gün için hep kaliteli gıda maddeleri idi.
Dr.Aygen ben yalnızken, şu raftaki iki kiloluk zeytinyağı indirirmisin dedi. On lira verdi. Etiketi 11 lira idi. Zaten biz yüzde 10 karlı satıyoruz. Olmaz dedim. Münakaşa ettik. Çıktı gitti. Biraz sonra Belediyeden zabıta memurları geldi. Fahiş fiat istemişsin dediler. Etiketi gösterdim. Zoraki indirim yapmam kazancı zaten bir lira dedim. Bırakıp gittiler.
Babam geldiğinde anlattım keşke verseydin “O iyiliksever bir doktordur” dedi.
İş hayatına atıldım. Kadir Davaslı ve Abdullah Hazer’in gazetesinde Yazı İşleri Müdürüyüm. Sosyal hayatta komisyonlarda görev aldım. Yöneticilerle (Valisi, Defterdarı, Belediye Başkanı vs.) münasebetteyim. Bu arada tabiatıyla Aygenle tanıştık. Fikirlerimiz uyuştu. Görüşmeye başladık.
Aygen kafasını kültür ve turizme takmıştı. Dr.Hüseyin Ekşioğlu, Hacı Hakkı, D.D.Y. Sendika Başkanı Ali Kanlı, Banka Müdürü Hüseyin Türkmen biraraya geldik.
Müze Müdürü Süleyman Gönçer’den, Turizm Derneğini devir aldık. Aygen başkan oldu. Kurtbaş apartmanında bir bölüm kiraladık. Bir Afyon evi halinde döşedik. Levhamızı astık. Gelir yok, gider çok. O tarihte parlamenter Şükrü Yüzbaşıoğlu ve Emirdağlı Eczacı Mustafa ile de siyasi konuşlarımız oluyor. Derneğin durumunu anlattım. Yararlı olmak istiyoruz dedim. Olur gelir dediler. Umudum yoktu. (Yıl 1964-1965)
O tarihlerde Ali İhsan Göğüş, Orhan Birgit gibi gazeteci siyasilerle görüşmelerimiz oldu. Bir gün baktım. Turizm Derneği adına yüklü (o güne göre) bir para geldi.
Görüş için toplandık. Zafer festivali ağırlık kazandı. Fakat festival kelimesi, Almanya ve Brezilya şenliklerine verilen ad olduğu için uygun görmedik. Zafer Haftası’nı uygun bulduk. Ağustos ayı sonunda tanıtım ve şenlik düzenliyelim kararını aldık. Belediye Başkanı, Asım İzmirli bir yolcu otobüsü sözü verdi. İşe koyulduk.
Bedrettin Tuncel, Mithat Fenmen, şairler Arif Nihat Asya, Behçet Kemal Çağlar, Osman Attila, tarihçi Ziya Karal gibi ünlü isimleri davet ettik. Konferanslar, Türk ve batı müziği konserleri yapıldı. Misafirlerimizi Emek otelinde konuk ettik.
Dikkatimi çeken bir anı; Anıtkaya Kurtuluş gününde Behçet Kemal Çağlar. halk arasında dolaşıyor. Yöneticiler ve konuklar arasında yer gösterdim. Geçmedi.
“Ben köylüler arasında mutluyum. Duygularını, düşüncelerini, konuşmalarını gözlemliyorum” dedi.
O günden beri, yöneticilere, toplum bilimcilere, halk arasına girmelerini öneririm. Kendimde kenarda köşede olmayı yeğlerim.
Afyonda deve güreştirecek değiliz ya! Birde güreş şöleni yaptıralım dedik. Antalya (Kumluca) Karaadilli ve Trakyadan güreşçiler çağırdık. Top sahasında güreştirdik. Hakemde Ekşioğlu, Hacı Hakkı, ben. Güreş uzayınca baş güreşçinin birini yenik ilan ettik. Birde baktık. Yenik olan güreşci o yağlı haliyle (zeytinyağ yerine, ben işyerimden bir teneke çiçek yağı götürmüştüm onunla yağlandılar) üzerimize geliyor. Üçümüz ayrı yönlere kaçıştık. Yağlanmaktan kurtulduk.
Turizm Derneğiyle, fazla ilgilenen olmadı. Belediye Başkanı A.İzmirlinin turizm memuru olarak görevlendirdiği kişide, iş tutturamamış biri idi. İlgisizlik nedeniyle kapandı.
(Aygeni 5 Mayıs 1998 günü aramızdan ayrıldı. Bugün onu dualarla anıyor. Ruhuna huzur diliyoruz. Gençlerimizin topluma yararlı olmak isteyenlerin O’nu örnek almasını bekliyoruz)