Bu yazıyı üniversite sınavı sürecini yaşamış tüm öğrenci ve veliler için yazıyorum.
Değerli öğrenciler;
İyi veya kötü bir yıl geçirdiniz. Bu süreçte kiminiz çok fazla çalıştı, kiminiz ise çalışmasa bile aklına her “SINAV” geldiğinde yüreğinde o endişe ve korkuyu yaşadı; biliyorum. Umarım hepinizin sınav sonucu beklediğinden daha iyi gelmiştir. Bu süreçte yapmanız gereken en önemli iki şeyden bahsedeceğim.
Birincisi; lütfen sonuç ne olursa olsun derin bir oh çekin. Belki şu an etrafınızda sizi yargılayan, suçlayan bakışlara; meraklı insanların incitici sorularına maruz kalıyor olabilirsiniz. Ancak iyisi ve kötüsüyle sınav süreciniz bitti. Bu yüzden derin bir oh çekmeyi ve rahatlamayı hak ediyorsunuz.
İkincisi ise tercih sürecine kadar “SIRALAMANIZIN” yettiği, “İSTEDİĞİNİZ” bölümleri birinci kaynaklardan araştırmalısınız. Her mesleğin hem çok zor hem de çok güzel yanları var. Hangi mesleğe “İLGİNİZ” ve “YETENEĞİNİZ” varsa bu mesleklere yönelmenizi şiddetle öneririm. Çünkü sevdiğiniz meslekte zorluklara daha kolay katlanırsınız.
Değerli veliler;
Çocuğunuzun bir yıl boyunca nasıl bir emek verdiğini en yakın olarak siz gördünüz, şahit oldunuz. Kiminiz evladıyla gururlandı, kiminiz ise sonuçtan dolayı öfkelendi ve üzüldü. Eğer yaşadığınız duygular olumlu ise sizi de, evladınızı da canı gönülden tebrik ederim. Ancak eğer yaşadığınız duygular olumsuz ise, sonuçtan memnun değilseniz sizlere söylemek istediğim birkaç şey var.
Emin olun evladınız hiç çalışmamış bile olsa şu an sizin hissettiğiniz duygulardan daha yoğun şeyler hissediyor. Belki diyeceksiniz ki “Sonuca üzülecek olsaydı bir yıldır ders çalışırdı!” Ne yazıkki bu konuda haklı olmayabilirsiniz. Sınav süreci stresli bir süreçtir ve stres anlarında öğrencilerin gösterdiği bazı olumsuz tepkiler vardır. Kimi öğrenci “Kesin kazanamayacağım!” Diye düşündüğü için en baştan ders çalışmaz. Böylelikle çevresindeki insanların gözünde çalıştığı halde kazanamamış biri değil; çalışmadığı için kazanamamış biri olur. Yani yenilgiyi en baştan kabul eder. Ancak ister gurur deyin, ister gençlik; bu yenilgiyi kabul etmez. Bazı öğrenciler ise stres karşısında tıpkı gözüne ışık tutulmuş bir tavşan gibi donma tepkisi gösterir. Stresini asla yönetemez, ders kitaplarının başında kalitesiz zaman geçirir. Sınav yaklaştıkça daha da panikleyerek iyice çalışamaz hale gelir. İki durumda da öğrenciyi suçlamak uygun değildir.
Sevgili veliler… Zor bir süreç yaşadınız biliyorum. Ancak sınavın çocuğunuzun kişiliğini, karakterini, hayattaki başarısını ölçmediğini bilin. Yanınızda ve sağlıklıyken çocuğunuza sımsıkı sarılın. Şu an belki de evladınızın hayatı boyunca yaşadığı en zor an olabilir. Bu anı daha da zorlaştırmak yerine anne - baba olarak çocuğunuzun yanında olun. Bu zamanda söyleyeceğiniz bir çift güzel söz dahi çocuğunuzun hayatına etki edebilecek kadar kıymetli. Sizin desteğinizle eminim sınavda olmamış olsa bile hayatta başarıyı tadacaklardır.
SEDA İŞİSAĞ
Psikolojik Danışman - Psikoterapist