Merhabalar! Son günlerde oldukça üzücü haberler alıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı depremini yaşadık. Yaralanan, ölen, eşini, dostunu, arkadaşını kaybeden binlerce insan var. Bir hafta içerisinde 50’ye yakın kişi nefes alamama, çarpıntı, gece uykusuzluğu, uyku terörü gibi şikayetleri sebebi ile bana ulaştı. Afyon ilinde yaşıyor olsak da pek çok insan bu afetten dolaylı olarak travmatize oldu. Bu süreçte sizlere uzmanlık alanıma dayanarak nacizane anlatabileceğim birkaç şey var.
Travmayı yaşamayan ancak travmaya şahit olan insanların yaşadığı duruma biz ikincil travma - ikincil travmatik stres diyoruz. Böyle bir afet dolayısı ile ikincil travma yaşayan kişilerde gözlemlediğim şeyleri paylaşmak istiyorum:
Sosyal medyadan, televizyondan, haberlerden afetin nasıl olduğuna dair genelde detaylı bilgiye sahip olurlar.
Vakitlerini ve enerjilerini yeni haberleri takip etmeye ayırmazlar ise vicdan azabı çekerler. Günün önemli bir kısmını buna ayırmaya çalışırlar.
Günlük hayata adapte olma konusunda isteksizlik yaşarlar. Günlük hayatta çok önemli olmayan ama yapılması gereken şeyleri ertelerler.
Yapılması gereken işleri erteledikleri için fiziksel aktivitelerini azaltırlar.
Kendilerini afetin yaşandığı bölgeye dair çekilmiş video ve görsellere maruz bırakırlar.
Sosyal çevresinde de konuştukları konular genelde bu durum ile ilgili olur.
Değerli Türkeli Gazetesi okurları… Afetin yaşandığı bölgede gerçekten ciddi bir kayıp ve yıkım söz konusu. Tüm Türkiye olarak ciddi bir travma yaşadık. Ancak şu anda bu travmayı defalarca kendimize yaşatmaktansa mantıklı hareket etmemiz çok önemli. O bölgedeki insanların bizim burada yaşadığımız yoğun kaygılardan ziyade bizim enerjimize, emeğimize ihtiyaçları var. Bizlerin buradan, onlara yapabileceğimiz yardımlar var. Para, giysi, yiyecek gibi ihtiyaçları gidermek adına bağışlarda bulunabiliriz. Eğer düzenli bir işimiz yok ise birtakım dernekler vasıtası ile gidip orada gönüllü olarak çalışabiliriz.
Ancak evimizin içerisinde sürekli o bölgeye dair üzücü görselleri, videoları izleyip bu videoları paylaşıp hayata dair umutsuzluk ve isteksizlik yaşamamız şu anda ne o bölgedeki insanların; ne de vatanımızın durumuna katkıda bulunmayacak. Yardım gönderebilecek maddi gücümüz yoksa dahi kendi şahsımızın bu vatanı, halkı oluşturan bir zincir halkası olduğumuzu unutmayalım. İşlerimizi aksatmayalım, günlük hayata karışmaya devam edelim. Zincir halkası olarak bizler bozulursak yanımızdaki zincirleri de istemeden etkileyebiliriz. Psikolojik sağlamlığımızı artırarak katkıda bulunmaya çalışalım.
Eğer bunları yapacak gücü kendinizde bulamıyorsanız, bir haftadır yoğun kaygılar yaşıyor ve bu kaygılardan dolayı günlük hayata adapte olmakta zorlanıyorsanız bir uzmandan destek alabilirsiniz. Özellikle bilişsel davranışçı terapide kullanılan; kanıt arama, sokratik sorgulama, alternatif düşünce gibi teknikler kaygınızın normal seviyeye inmesine yardımcı olacaktır.
SEDA İŞİSAĞ
Psikolojik Danışman - Psikoterapist