“Hiç şüphesiz ki, Sevgi de Allah için, buğz da Allah için olmalıdır.”
(Ebu Zer Hazretleri)
Günümüzün genç nesli (birileri hariç) milli ve manevi değerlerden yoksun olarak yetişmeye ve hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Hiç şüphesiz ki bunda anne ve baların önemli bir rolü olsa gerek.
Anne ve babalara düşen en önemli görev çocuklarını daha küçük yaşlarda milli ve manevi değerlerle mücehhez olacak bir şekilde yetiştirmeleri olmalıdır. Atalarımızın; ‘Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” Atasözünü bu konu için sarf etmiş olduklarına eminim.
Üniversiteye giden bir genç babasına itaat etmiyorsa, burada önemli bir şeylerin aksadığı görülür. Anne ve babanın çocuklarına helal ve haramı, sevgiyi, saygıyı, muhabbeti, birlik ve beraberliği, cömertliği anlatmadıkları konusu ortaya çıkar.
Anne ve baba çocuklarını öyle yetiştirmeli ki çocuklar hiçbir konuda onlara karşı gelmesin, onları yaşlandığında terk etmesin, huzur evlerine yerleştirmeye çalışmasın, ihtiyaçlarının karşılanmasında hiçbir gönülsüzlük içinde bulunmasın.
İşte bütün bu meselelerin özünde sevgi ve salgı yatmaktadır. Çocuk anne ve babasını mümkün olduğu kadar çok severse onların dediklerini tutarsa, gerçek benliğini kazanmış olur.
Gençler zaman zaman şöyle bir tefekküre dalarak, bu dünyaya nasıl ve kimlerin vesile ile geldiklerini bir hatırlamalıdır. Durmadan televizyon ve telefona oynamaktan beri durmalıdır. Abdeste, namaza, ibadete, oruca ve tefekküre zaman ayırmaya çalışmalı ve her gün yatmadan önce kendi kendine: “Ben bugün Allah rızası için ne yaptım?” sorusunu sormaya ve cevabını vermeye çalışmalıdır.
Emevi Halifelerinden Ömer İbn-i Abdülaziz’e Horasan Valisinden bir mektup gelmişti. Vali Mektupta:
“Horasan halkı ahlaki değerlerini kaybetmiştir. Emrederseniz kısa zamanda kırbaçlarla bunları ıslah etmek istiyorum.” Diyordu.
Büyük bir feraset sahibi olan Halife Ömer Bin Abdülaziz şu cevabı vermişti:
“Mektubunu aldım. Şunu hemen ifade edeyim ki halkı ıslah için düşündüğün çare çok yanlıştır. Onları yola getirecek tek şey, kırbaç değil, imanın ve İslam’ın hakikatleridir. Sen onlara bu hakikatleri anlat. Kalplerine Allah korkusunu iyice yerleştir. Aralarında İslam adaletini tatbik et. Gerisine karışma. Böyle olarsa halk kendiliğinden yola gelir.”
Horasan Valisi bu yapılan tavsiyelere uydu ve böylece hareket etti. İslam’ın anlatılması, halkın kalbine Allah korkusunun yerleştirilmesi için büyük gayretler gösterdi. Kısa zamanda da u çalışmasının neticesini aldı. Horasan böylece diğer şehirlere örnek olacak bir huzur ve asayişe kavuşmuştu.
Bu yol ve yöntem aynen aile içinde de eğitim konusu olursa çocukları ve gençlerini kalplerine Allah korkusu işlenirse toplumun büyük bir kesimi düzeleceği inancındayız. Yeter ki anne ve babalar çocuklarının eğitiminde gerekli konulara eğilmesini bilsinler ve böyle hareket etmeye yönelsinler.
Ailede anne ve baba namaz kılmazsa çocuklarda kılmaz. Anne ve baba çocuklarının yanında yalan söylerse çocuklarda her kiminle olsun yalan söyleminin hiçbir mahzuru olmadığı kanaatine varırlar. Diğer taraftan anne ve baba birbirlerine: “Canım, gülüm, hayatım, ciğerim, kalbim, menevşem, sen benim her şeyimsin.” Gibi sözleri sarf ederlerse çocuklarda evlendiklerinde anne ve babaların birbirlerine söyledikleri sözleri söyleyerek, birbirlerinin kusurlarını görmeyerek tatlı bir şekilde hem dünya ve hem de ahiret hayatı için büyük bir yatırım yapmış olurlar.
Şurası da hiçbir zaman unutulmamalıdır ki: “GÖRGÜLÜ KUŞLAR GÖRDÜĞÜNÜ İŞLER.”