Övünmek gibi olmasın ama siz bu yazıyı okurken ben Manavgat Side sahilinde güneşleniyor olacağım.
Yani küçük bir dinlenme kaçamağı.
Çok arzu ediyorsanız gelin bir telefonla buluşuruz.
Apollon tapınağının önünde bekliyorum.
Gün batımı oradan inanılmaz güzel oluyor.
Tek başına bir anlamı yok tabi ki.
Yanında sevdiğin olacak.
Apollan tapınağı güneşin kızıllığında muhteşem oluyor.
Sevdiğini kollarının arasına alacaksın, o başını senin omzuna yaslayacak.
Kalp atışlarınız bir birine karışacak.
Gözler batmakta olan gün batımında, önünde Apollon tapınağı.
Ya böyle de olmaz ki hadi atlayın gelin, anlatılmakla, hayal kurmakla olmaz yaşamak lazım.
Bak bekliyorum ha!
Neyse üç beş ay önce Afyonkarahisar Dumlupınar mahallesinde oturduğumuz evi değiştirdik.
Aynı günlerde ofisi de değiştirdik.
Önceki ofisi, mülk sahibi, “Oğluma lazım depo olarak kullanacak” diye emlakçıyla haber gönderdi.
Yani çıkın dediler.
Aramaya başladık, birazda ağırdan alıyoruz beş yıla yakın oturduk.
Her ay pandemi demedik, sokağa çıkma yasağı var iş yapamıyoruz demedik tıkır tıkır kiramızı ödedik.
Bu arada mülk sahibi yan binada oturuyormuş adamla beş yılda hiç tanışma şerefine ulaşamadık.
Neyse gizemli bir aile.
Avukatımız gardaşım dostum Emre Çınar, “İstersen çıkmaya bilirsin” dedi.
Yok ya kendilerine lazımmış.
Bize yakışmaz dedik ve çıktık, şimdiki Cafelife Vitamin olan yere geçtik.
İki gün sonra bizim eski ofisin önünden geçen biri sizin yere kiralık yazısı asmışlar dedi.
İşe bak ya.
Neyse onu Allaha havale ettim.
Bu bizim durum herkesin başına geliyor.
Onu geçtik de.
Yeni eve taşındık ya.
Bizim oturduğumuz eski yere de başka bir kiracı girmiş.
Kayıt yaptırmak istiyorlar olmuyor.
Çünkü biz orada oturuyor görünüyoruz.
Bizde kayıt yaptıramıyoruz bizim evde dolu gözüküyor.
Hani eskiden bu işleri mahalle muhtarları yapardı.
Şimdi her şey E-Devlet üzerinden oluyor ya.
Giriyoruz olmuyor, bir daha deniyoruz olmuyor.
Tamam biraz eski kuşağız teknolojiyi tam olarak sindire bilmiş değiliz eyvallah da yani bir kayıt işlemini de yaparız yani.
Sistem dolu gözüküyor.
Ev sahibini aradık, “Kardeş bizim evde başkası oturuyor görünüyor.
Kimse söyle de kaydını aldırsın” dedik.
“Yok abi ben evi ev sahibi olanlardan aldım, kimse oturmadı.
İlk kiracım sizsiniz” dedi.
Allah Allah, Nüfus Müdürlüğüne gittik.
Dediler ki üzerinize bir fatura varsa onu getirin onun üzerinden sorgulayalım.
Neyse bir faturayla birlikte yeniden Nüfus ve vatandaşlık müdürlüğüne gittik.
Görevliler faturaya baktı, sisteme girdi.
Bir şeyler yaptı sonrada bizi kayıt etti.
Meraklandım, “Pardon da bizim evde kim kalıyormuş” dedim.
Abi sizin evde Suriyeliler yaşıyor dedi.
Nasıl yani?
Soru cevapsız.
Ya bende diyorum bazen uyurken bizim evde ayak sesleri duyuyorum in mi, cin mi? diye korkuyordum.
Korkmama gerek yokmuş ne in, ne de cin.
Aynı evde Suriyeli bir aile ile yaşıyormuşuz.
Bazen koltukta oturup televizyon izlerken sehpanın üzerindeki elmayı biri ısırıyordu.
Bende boşuna çocukların hanımın günahını almışım elmamı kim ısırdı diye.
Meğer bizim Suriyeli ailenin yaramazları ısırıp bana oyun yapıyorlarmış.
Ya arkadaş hepsini anladım da, ya duşa girdiğimde de yanımda birileri varsa.
Tövbe tövbe.
Bak şimdi, yok ya o kadar da olmaz.
Ya aynı yatak odasını paylaşıyorsak?.
Bak bu hiç olmaz.
Hani bazen karı koca arasında bireyler olur ya.
Ulan orada bari rahat bırakın be arkadaş.
Aylardır aynı evi paylaşmışız da haberimiz yok.
Acaba kaç kişiler, kaç aile.
Bak merakta ettim şimdi.
Sevgili komşularım, her şeyi anladım da bari banyoyu ve yatak odasını dönüşümlü kullanalım.
Tamam biz sizi görmüyoruz sorun yok da sizde bizi dikizlemeyin olur mu?
Bazen öpüldüğümü de hissedip huylanıyordum.
Tek bir ricam var, tamam bizim misafirimizsiniz, parklar, bahçeler, sokaklar eyvallah.
Evler, katlar eyvallah da bari evlerimizi, yatak odalarımızı duşlarımız bize bırakın.
Ev ev üstünde olmaz.
Ne olur bizim evden çıkın gözünüzü seveyim.
Demek ki boş görünen evlere göç idaresi atama yapıyor vatandaş göçmen bile olsa ikametgahı belli olsun ki oy kullanabilsin dimi ama