Zulüm, Kur’an-ı Kerim’de küfür, şirk, kötülük, baskı, işkence, haksızlık anlamlarında kullanılmıştır. Zulüm, yaradılış düzeyinde yozlaşma ve yabancılaşmaya sebep olmaktadır. Ve bu anlamda en büyük zalim insandır. Çünkü yaradılış düzeyini, tabiattaki denge ve ahengi bozan tek varlık insandır. Nitekim Kur’an-ı Kerim, insanın kötülüklerden şikayetçi olan melekleri konuştururken onun iki tipik kötülüğünü ön plana çıkarır; bunlar, bozgunculuk (fesatlık), kan dökücülük (2/30), Ahzab Suresi 72. ayette ise insanlığın iki tipik noksanlığı olarak bilgisizlik ve zalimliğe yer verilir.
Kur’an-ı Kerim, açık bir şekilde göstermekte ki, bütün zulümler insan elinin ürünüdür. Allah (c.c), en küçük anlamda bile zulmetmez (4/40; 10/44; 18/44). Yaratıcı düzen kurunduğu sürece zulüm asla söz konusu olamaz (4/34; 3/182; 22/10; 50/29). Zulmü meydana getiren olgu, “Bazı şeyleri ait oldukları yerlerin dışına koymak”, bazen mekan, bazen de zamanla ilgili olabilir. O halde zulüm, eksiklikten doğabileceği gibi fazlalıktan da doğabilir. Mesela, RİBA (ana malda haksız artış) ve İSRAF birer zulüm olarak bazı insanlarda eksiltme, bazılarında artırma vücuda getirmektedir. Bir kısım indanların gereğinden fazlaya sahip olmaları, yahut gereğinden fazlayı harcamaları, diğer bazı insanların, gereğinden azını elde etmeleri sonucunu verecektir ki, Kur’an-ı Kerim’e göre bu tam zulümdür. Zulmün karşıtı ADALETTİR ki onun anlamı da: “Her şeyi yerli yerinde yapmak, yerli yerine koymaktır.”
Zulümle ilgili ayetlerin incelenmesi üç türlü zulümden bahsedebileceğimizi göstermektedir.
- İnsanın kendisi ile Allah’ı arasındaki zulüm: Bunun en büyükleri, ŞİRK, RİYAKARLİK VE TABİATA İHANETTİR.
- İnsanın kendisi ile yaşadığı toplum arasında ki zulüm: Bu zülüm genellikle KAMU HAKLARINA TECAVÜZ ETMEK şeklinde belirir. Devlet otoritesinin fertlere yaptığı zulüm de bu cümledendir.
- İnsanın kendi kendine zulmü: İnsan, bedeninden ruhuna veya ruhundan bedenine zulmedebilir. İslam dini, beden ve ruhun haklarına ayrı ayrı uymayı gerekli kılarken işte bu tip zulmü önlemek istemiştir. RUBANİYET, (dünyaya tamamen sırt çevirmek) ruh namına, bedene zulümdür. Fani ve bedeni zevklerin esiri olmak ise, beden namına Ruha zulümdür. Kur’an-ı Kerim, birçok ayetinde insanın kendine zulmünden bahsede (11/101; 16/118).
Zulmün tamamen kalkması hayat ve insan gerçekleriyle çelişir. Çünkü dünya, zıtların varlığıyla oluşan bir hayata mekânlık etmektedir. Zıtların çarpışması esasına oturmayan âlem, ölüm ötesi alemdir ki orada zaten zulüm söz konusu olamaz. Zulüm, hangi türden olursa olsun, göklerden öfke ve mutsuzluk inmesine yol açar (2/59). Zulmedenlere eğilim bile yaratıcı düzenin ateşine çarpılmaya sebep olmuştur. (11/13)
Kur'an-ı Kerim tarihin tüm devirlerinde çöken tüm medeniyet ve ülkelerin zulüm yüzünden mahvolduğunu birçok ayetinde dile getirmektedir. )18/59; 27/52)
Ülke ve uygarlıkların yıkımına, doğal dengelerin bozulmasına sebep olan zulüm, daima mevki, servet, nimet şımarıklığı ile yan yana olmuştur(11/116). Kur'an-ı Kerim burada: “Servet ve refahın getirdiği şımarıklığa uymak” deyimini kullanıyor. Zalimler bu uyup- izlemenin kurbanıdırlar. Zalimleri iki şey daha yıkmaktadır. ŞEHVET ve Bilgisizlik. Kur'an-ı Kerim'in kanlı çarpışmaya izin verme gerekçesi de zulümdür. Kanlı çarpışmanın meşruluğu zulme uğramış olmakla gerçekleşir. (Zalim Yunanlıların I. Dünya Savaşı'nda Anadolu'yu işgal ederek Anadolu halkına çok büyük mezalim yapması ve Türk halkının ATATÜRK ÖNDERLİĞİNDE KURTULUŞ SAVAŞI'MIZI YAPARAK ZALİM DÜŞMANI YURDUMUZDAN ÇIKARMAMIZ.) ALLAH zalimlere karşı SAVAŞANLARIN BAŞARISINI GARANTİLER (Bak: 22/39/40)
Zulme rıza göstermek, zalime karşı çıkmamakta bir zulümdür. Nitekim Kur'an-ı Kerim, zalimlerle oturup kalkmayı da yasaklamıştır. (8/68) Kur'an-ı Kerim'in bu konudaki tavrının kısa ifadesi şudur: “İnsanın zulüm ve zalimden başka düşmanı yoktur, olmamalıdır.”
“Zalimlerden başkasına kim ve düşmanlık olmamalıdır.” (Bakara: 193)
“Din ayrılığı düşmanlık sebebi değildir.”
“Başka dinlerdeki zalim olmayanlar, sizin dininizdeki zalimlerden daha yeğdir.”
“Kur’an-ı Kerim imanın huzur ve aydınlığa çıkarmasını imanın zulümle kirletilmemesi şartına bağlamıştır.”(6/82)
“Zulmü belirlenen kim olursa olsun ona yardımcı şefaatçi destekçi olunamaz.”
“Allah onları asla sevmez ve onlara yardım elini uzatmaz onların akıbeti çok kötü olacaktır.” (2/270; 3/57; 51;192)
İnsanın fesadı yüzünden bozulan, tabiat dengeleri sürekli kendi kendine yenilenmekte kirletilen tabiat kendisini sürekli temizlemektedir. Ancak bunun bir sonunun olacağı Kur'an-ı Kerim tarafından bildirilmektedir. Yaratıcı Allah, kredi vermekte cömert olduğu gibi kredilerin hesabını sormakta da titiz davranır. Kur'an-ı Kerim'deki KIYAMET ve SAAT sözcükleri bu vakti ifade etmektedir.