Hz. Mevlana’ ya göre; hayatın manası Allah aşkıyla anlaşılır. Allah aşkına ulaşabilmek için’ de Allaha ibadet etmek gerekmektedir özellikle oruç ibadetleri üzerinde önemle durur
Ve der ki;
“Oruç tutarak kötü huylardan gereği gibi temizlenirsen, ermiş kişilerin peşine düşer, göklere yükselirsin; orucun mana ateşiyle mum gibi yanar, nur olursun”
Hz. Mevlana’ya göre; namaz da, oruç da, hac da, Allah yolunda savaş da insanın “ elest bezmin’de” verdiği söze şahitlik ederler. Zekat vermek, dostlara armağan sunmak, hasedden vazgeçmek, misafir davet etmek doyurmak , iyilik ve ihsanlarda bulunmak, Allah’a verdiğimiz sözde durmak demektir.
Hz. Mevlana’ya göre oruç; hal diliyle şahitlik edip der ki: “ şu kişi helal lokmayı bile senin emrine uyarak yemedi, su içmedi. Nasıl olur da harama el uzatabilir”
Hz. Mevlana’nın gözünde oruç; gökler ötesinden gelen manevi bir azıktır, bir semavi bir sofradır. İnsan oruç tutmak suretiyle o sofraya oturarak günahlardan temizlenir, hafifler ve çok iyi hale gelir
Hz. Mevlana, insanların azık ve rızık derdiyle telaşlanmalarını bir çeşit güvensizlik olarak görmekte ve “ Tevekkül eksikliği olarak değerlendirmektedir”
Hz. Mevlana der ki; “ kendine gel, Allaha tevekkül et ve güven! Açlık korkusuyla elin ayağın titremesin! Senin rızkın, senin ona aşık olduğundan daha çok sana aşıktır”
Orucun güzelliği, insana yokluğu ve yoksulluğu hatırlatması, insana fakirin dilinden anlayacak bir duyarlılık kazandırması ve en önemlisi varlık iddia ve sevdasından kurtarmışlardır. İnsan oruç sayesinde “fakr” duygusuna erer. “Fakr” kulun Allah’a muhtaç bir aciz olduğunun itirafıdır.
Ramazan ayınız mübarek olsun