Çok uzak yerlerden içi muhabbetle dolu bir dost gelip Yûsuf-ı Sıddıyk’a konuk oldu.
Çocukluktan beri birbirlerini tanırlardı. Eskiden beri aşinalık yastığına yaslanmışlardı.
Konukla Yusuf, Yusuf’un kardeşlerinin Yusuf’a yaptıkları cefayı, onların hasetliklerini konuştular. Yusuf: “O haset ve cefa zinciriydi; bizde aslandık.
Aslanın zincire vurulması ayıp değildir. Bizim, Allah’ın kaza ve kaderinden şikâyetimiz yoktur.
Aslanın boynunda zincir olsa da o, yine bütün zincir yapanların beyidir” dedi.
Dostu Yusuf’a: “Zindanda ve kuyuda ne haldeydin” dedi. Yusuf cevap verdi:
“Ay, bedir halinden çıkar (ayın son üç gecesi) ve eski ay haline gelir ya: İşte öyle idim” dedi.
Ay bedir hâlinden hilâl haline gelince her ne kadar iki kat olup zayıflarsa ve incelirse de, nihayet (yine) gökyüzünde bedir haline gelmez mi?
İnci tanesini havanda döverler ama kadri yine yücedir. Ya ilâç olarak göze çekilir, yahut macun haline getirilir, kalp ferahlğı için yenir.
Buğdayı toprak altına gömdüler ama sonradan topraktan başaklar çıktı.
Ondan sonra değirmende öğüttüler, değeri arttı, cana can katan gıda oldu.
Sonra ekmeği bir kere daha diş altında ezdiler; akıllı kişi idrâki, rûhu ve iz’ânı oldu;
Nihayet, ruh Allah aşkında mahvolunca “yu’cibu’z-zürrâ” “Onların Tevrat ve İncil’deki meseli bir ekin gibidir ki, ince bir filiz çıkarmış, sonra o, filiz kuvvetlenmiş, sonra kalınlaşmış, sapı üstünde doğrulmuş, ekincileri hayrette bırakmıştır” (Feth, 29)
Bu sözün sonu gelmez. Sen o iyi adamın Yusuf’a ne dediğini anlatmaya başla.
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI
Hz.Yusuf’a misafir gelen içi sevgiyle dolu çocukluk arkadaşı Yusuf’un kardeşlerinin hasetliklerinden bahsetti. Hz.Yusuf, kardeşleri hakkında kin güdücü değildi ve şöyle düşünüyordu: “Onlar bir haksızlık ve ıztırap zinciriydiler. Ben bir aslanım; zincire vurulmuş olmak, aslana ayıp değildir. Kaldı ki Allah’ın kaza ve kaderinden şikayet etmem. Bizim şanımız belâya tahammüldür, kazaya rıza göstermektir. Hak’tan gelen her hâle her hâdiseye teşekkür etmektir. Çünkü Allah, İnşirâh suresinde şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki bir zorluğun bir kolaylığı vardır. Bir zorluğun bir kolaylığı vardır. Oturma kalk yorul, sonra Allah’ına yönel” Aslan kendine zincir vurulanlara hizmet etmez, aksine aslana, zincir vuranlar onun hizmetkârları olurlar.
Ben Kenan kuyusunda ve Mısır zindanlarında, son gecesinde olan ay gibiydim. Çünkü bedir gibi dolunduktan sonra tekrar hilâl gibi incelen ve görünmeyen ay bir yok oluşa değil, tekrar hilâl ve bedir oluşa doğru yürümektedir.
İşte Hidayet nuru imdadıma koştuğu için Mısır’a dolunay gibi ışık saçtım ve burada adil bir padişah oldum.
Toprağa gömülen toprak zindanında bir ömür geçiren buğday taneleri yok gibi görünse de vakti gelince topraktan baş kaldırıp büyür, çoğalır ve vücutlara can verir; akıl, idrak, iz’an olur.
Böylece Kur’an-ı Kerim’in Feth Suresindeki Allah’ın buyruğu gerçekleşir.
Allah Feth Suresi’nde şöyle buyuruyor:
“Onlar, filizini çıkarmış, kuvvetlendirmiş, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekinler gibidir. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkârcıları öfkelendirir. Allah, inanmış ve yararlı iş görmüşlere büyük bağışlar vadetmiştir.
Hz.MEVLÂNÂ
MESNEVİ-3157-3169. Beyitler