“Eğer tadını bilirseniz, ekmeği paylaşmak, ekmekten daha lezzetlidir.” Demiş Necip Fazıl Kısakürek.
Türkeli Gazetesi’nin Sevgili okurlarına bu hafta “Paylaşmak” konulu köşe yazımı paylaşacağım.
Paylaşmak nedir, nasıl bir yol izlenmeli ve günümüzde paylaşmak ne kadar etkili gibi konuları birlikte ele alacağız.
Paylaşmak bir bütünü paylara ayırıp aralarında bölüşmek, üleşmek anlamına gelmektedir. Ben bu kelimede yer alan anlamından ziyade günlük yaşantımızda ki önemini yazmak istiyorum.
Bir eksiğimiz meydana geldiğinde o eksikliği gidermenin en iyi yolu paylaşmaktır diye tasvir ediyorum. Neyi paylaşacağız? Günlük yaşantımızda ki kesitlerimizi, ihtiyacı olan insanlara elimizden geldiği kadar maddi veya manevi desteğimizi paylaşacağız.
Bu söylediğime ne kadar paydaşlık yapıyoruz? İslam dinimizde bile paylaşmanın önemini vurgulayan ayetler varken bizler günlük yaşantımızda paylaşmanın ne anlama geldiğini idrak edemeyen kişilere rastlıyoruz. Bu zamana kadar söylediklerim çok mu zor? Ha aranızda okurlar şunu diyebilirler. Yazarın bu hayat pahalılığında parası çok gelmiş sağa sola dağıtmak istiyor der gibisiniz. Elbette benim kast ettiğim maddi durum değil ki son zamanlarda hangi konular açılırsa açılsın hep maddi konulara dönse de benim söylemek istediğim şey maddiyattan çok maneviyat. Hadi maddiyat konusuna girmeyelim lakin manevi paylaşmayı ne kadar yapılmakta?
Çoğu zaman insanların tahammül noktaları kalmıyor. Dert paylaşmanın bile önüne setler gerilmekte. Çünkü birbirine tahammülsüzlükler üst seviyeye çıkmış bulunmakta. Dertler paylaşıldıkça ilkesini ne kadar günümüzde uygulamaktayız.
Bırakın dertleri paylaşmayı, artık normal sevinçleri paylaşamaz hale geliyoruz günden güne. Sevinçler de bile kıskançlıklar ve gizli düşmanlıklara dönüşmekte. Paylaşmak bu kadar zor bir durum mu? Geçen haftada ki yazımda da paylaştığım gibi işte geldik gidiyoruz. Bu kadar paylaşamazmazlığın temel sebebi ne? Hırs mı, fesatlık mı ya da bitmek bilmeyen nefretlik mi?
Oysa ne kadar güzel söylemiş Necip Fazıl Kısakürek. Ekmek ne kadar lezzet hale daha güzel hale dese de artık dediğimiz gibi bırakın ekmeyi paylaşmayı maneviyatta da paylaşamıyoruz.
Oysa paylaşmak güzel değil mi? Bir sevgiyi paylaşmak, özellikle bir hüznü paylaşmak güzel değil mi? Bir söz, bir tebessüm tüm sıkıntıları veya hüznü azaltmaya yetiyor. Ama bu söylediklerim artık farklı ütopik duygu haline dönmekte.
Geldiğimiz nokta da paylaşımlar bile mutlak güce dirayet haline gelmektedir. Mutlak gücün sevinçlerine ortaklık etmekle, mutlak gücün sıkıntılarına ortak akıl vererek ve paylaşımcı haline gelinmiştir. Bu durumlar ne kadar saf paylaşımlara örnek verilebilir.
Artık, lafın özü geldiğimiz nokta da bu tür paylaşımları yapmakta ütopik bir hayal olarak görülse de içimizdeki sevinçleri de sıkıntılarımızı da saf duygularla paylaşalım. Bu paylaşımlar elbette bir gün ütopik hayalden çıkıp reel hayatımızda da etkin olacağına umuyorum.