Türk Dil Kurumuna göre “Hak”; doğru, gerçek, adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç, dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, emekten doğan manevi yetki, emek karşılığı ücret, pay gibi anlamlara gelir. “Sorumluluk” ise; kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, mesuliyet demektir. Toplumun en küçük yapı taşı olan ailenin devamı ve sürekliliği, aile bireyleri arasında birliktelik ve uyumun sağlanması için anne-baba, kadın-erkek, çocuk-yaşlı, büyük-küçük her bir ferdin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi elzemdir.
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizî, Menâkıb, 63) buyuran Allah Resulü (s.a.s) bizim için en büyük örnektir. Birbirlerine “Sağlam bir teminat” (Nisâ Sûresi, 4/21) ile söz veren ve nikâh bağıyla bağlanan evli çiftlere yine sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz... Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür…” (Buhârî, İstikrâz, 20) sözüyle sorumluluklara, bazı görevleri ihmal eden sahabiye “Ailenin senin üzerinde hakkı var.” (Buhârî, Edeb, 86) uyarısıyla da haklara dikkat çekmiştir.
Yıldız MUMYAKMAZ
ADRB Vaizi/Koordinatörü
HADİSLERLE AİLE
Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) (kendisini ibadete vererek dünyadan el etek çektiğini duyduğunda) Osman b. Maz’ûn’u çağırmak üzere birini göndermiş ve geldiğinde ona şöyle buyurmuştur: “Ailenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirinin senin üzerinde hakkı vardır. Nefsinin senin üzerinde hakkı vardır.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu, 27)
Ailenin temeli olan karı kocanın birbirlerine karşı olan hakları özel bir yere sahiptir. Zira huzur, sevgi ve güvenin kaynağı olan ailede eşlerin birbirlerine karşı hakları ve sorumlulukları olduğu, Allah Teâlâ tarafından bildirilmiştir. Bu hakların en önemlilerinden biri, Allah’ın varlığının delillerinden olan sevgi ve merhametin temini, bir diğeri de iyi geçimdir. Allah Resulü (s.a.s) Veda Hutbesi’nde bu haklar üzerinde özellikle durmuş ve şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Sizin, hanımlarınızın üzerinde haklarınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır.”
Ailenin süsü olan çocukların da şüphesiz hakları vardır. Yüce Mevlâ, çocukların doğumdan itibaren bakılıp büyütülme hakkının olduğunu bildirmiştir. Aile içinde bu haklara sahip olan çocuklar da anne babalarına karşı sorumluluk içinde olurlar. Tüm bu haklar, görevler, sorumluluklar ve borçlar karşılıklıdır. Yani insan, muhataplarından birine karşı bir açıdan sorumlu ve borçlu iken bir başka açıdan alacaklı konumundadır. Bu durum, insanın var oluşunun ayrılmaz bir yönüdür.
HER GÜNE BİR KİTAP
Kitap Adı : Hakları ve Saygınlığıyla İslam’da Kadın
Kitap Yazarı : Prof. Dr. Huriye Martı
Yayınevi : Türkiye Diyanet Vakfı
Bu çalışma, kadına dair meseleleri ayet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere dayanan sahih bir bilgi zemininde konuşmayı teklif etmektedir. Söz konusu zemin ise, kadını “insan” yani “yeryüzünün şerefli halifesi” olarak tanımlamak üzerine şekillenir. İslâm’ın kadın algısını konuşurken, bunu insan algısından ayrı düşünmenin sonucunda ortaya çıkan ciddi yanılgıları hepimiz bilmekteyiz. Oysa kadın ve erkek, yaratılıştan getirdikleri farklılıklar sayesinde birbirlerini tamamlayarak yeni iyilikler üretebilen bir potansiyele ve eşdeğere sahiptir.
Dolayısıyla, yaşanabilir bir dünya ve kurtuluş umudu taşıyan bir ahiret için kadına yönelik her türlü fikir ve eylemin tam da insanın hak ettiği biçimde adalet, merhamet, hürmet ve muhabbet üzerine şekillenmesi şarttır.
FIKIH (BİR SORU-BİR CEVAP)
Fıtır sadakası nedir ve ne zaman verilir?
Halk arasında “fitre” diye bilinen fıtır sadakası; insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. (Nevevî, el-Mecmû’, VI, 103-105) Vacip oluşu, sünnetle sabittir.
Kişi, kendisinin ve küçük çocuklarının fitrelerini vermekle yükümlüdür.
Fıtır sadakasının vacip olma zamanı Ramazan bayramının birinci günü olmakla birlikte, bayramdan öncede verilebilir. Hatta bu daha faziletlidir.
Şâfiî mezhebinde ise; fitreyi, meşru bir mazeret bulunmadıkça bayramın birinci gününün gün batımından sonraya bırakmak haramdır.
Kişi dinen zengin sayılanlara, usûlüne (anne, baba, dede, nine), füruuna (çocuklar ve torunlar) ve eşine fıtır sadakası veremez. Fitreler bir fakire verilebileceği gibi birkaç fakire de dağıtılabilir.
Din İşleri Yüksek Kurulu FETVALAR, DİB Yayınları, 2. Baskı, İzmir, Aralık-2018, s. 256-257.
BİR AYET-BİR HADİS
“Sana ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Harcayacağınız mal, ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolcular için olmalıdır. Hayır olarak ne yaparsanız muhakkak ki Allah onu bilir.” (Bakara, 2/215.)
Allah Resulü, Abdullah b. Amr’ın geceleri sabaha kadar ibadet edip, gündüzleri de oruç tuttuğunu öğrenince, “Sen böyle yaparsan gözlerin çöker, bedenin yorulur. Şüphesiz bedeninin sende hakkı vardır. Ailenin sende hakkı vardır. Onun için bazı günler oruç tut, bazı günler tutma; gecenin bir bölümünde namaz kıl, geri kalan kısmında da uyu.” buyurmuştur. (Buhârî, Teheccüd, 20)
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
Fitre:
Ramazan ayını yaşamanın, onun mükâfat ve bereketinden faydalanmanın bir şükran belirtisi olarak verilen sadakaya sadakatü’l-fıtr (sadaka-i fıtr) veya zekâtü’l-fıtr denilir. Bu tamlama kısaltılmış olarak fıtra ve Türkçe’de fitre şeklinde kullanılmaktadır.
AFYONKARAHİSAR NAMAZ VAKİTLERİ
(İMSAKİYE)
08 NİSAN 2023 CUMARTESİ
(17 RAMAZAN)
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
05.00 06.26 13.05 16.42 19.34 20.54