Her zamanın kendi şartlarına göre geçerli olan yaşam ve yönetim şekilleri vardır. Mesela zaman makinasına binip yolculuk yapsak eskiden insanları idare etmek için bir ağanın lazım olduğunu ve onu idaresinin insanlar için yeterli olabildiğini görürüz. Kuvvetli, kılıcı keskin ve kalbi katı olan bir ağa diğer insanların üzerinde hâkimiyeti kurup hükmünü icra edebiliyordu. Ağa ne derse o oluyor kimse ağaya itiraz edemiyordu. Ağa söylemiş ise elbette doğru söylemişti. İnsanlara göre ağa yanlış yapmaz ne yapıyorsa onların iyiliği için yaptığı düşünülürdü. Ağanın keyfinin bozulmaması için ne gerekiyorsa o yapılırdı. Herkes ağanın suratına bakar, eğer ağa gülerse onlarda güler eğer ağa kızarsa gözüne görünmemek için herkes gizlenirdi. Ağa ne kadar lutfedip rızık verirse ona şükredilir kesinlikle karşı gelinmez, karşı gelmek isteyen nankör olarak görülür ve âsi ilan edilirdi. Hiçbir zaman ağadan daha üstün akıl ve yetenek sahibi olamazdı. Tabi bu zamanlar artık geçti. Şimdi ise demokrasi zamanındayız. Bu zamanın zembereği, ruhu, kuvveti, hâkimi, ağası; haktır, akıldır, eğitimdir, kanundur ve kamuoyudur. Kuvvetli olan değil aklı keskin ve kalbi parlak olan yükselir. Devlet şeffaftır, halk istediği her şeyi öğrenebilir. Kayırmaya ve yolsuzluğa yer yoktur. Herkesin kanun önünde eşit olduğu, haklarını arayabildiği ve yanlışa itiraz edebildiği bir toplum yapısı vardır. Miller iradesi bütün güçlerin üstünde bulunan hâkim bir güçtür. Evrensel ilkeleri benimsemiş bir yargı ve hür basın vardır. Sayın okuyucular ben bunları yazarken bir şeyi fark ettim. Biz şimdi eski zamanda mıyız? Yoksa yeni zamanda mıyız? İnanın kafam çok karıştı. Biz bu işin neresindeyiz? Artık siz karar verin...