ADNAN MENDERES’İN MECLİSTE SON KONUŞMASI
Şehit Başvekil Adnan Menderes 17 Eylül 1961 yılında idam edildi. Arkadaşları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ise bir gün öncesinden idam edildiler. Menderes, 1960 yılı bütçesinin görüşüldüğü 29.02.1960 tarihli Büyük Millet Meclisi toplantısında darbenin ayak seslerini duymuş ve buna karşı herkesi Büyük Millet Meclisi’nin yüksek manevi şahsiyeti arkasında birleşmeye çağırmıştır. “Hâlbuki karar sahibi, milletin yegâne ve hakiki mümessili, ekalliyet grubu değil, ancak ve ancak Büyük Millet Meclisinin ta kendisidir. Büyük Millet Meclisi’nin irade ve kararlarının en küçük bir şüphe, şaibe ve tereddütten dahi azade olarak tatbiki ve Büyük Millet Meclisi vedaatiyle Türk milletinin hükümranlığının her an ve her hususta teyidi ve Büyük Millet Meclisinin yüksek mânevi şahsiyetini doğrudan doğruya veya dolayısıyla içten ve dıştan her türlü tarizlere ve tecavüzlere karşı, şiddetle müdafaa etmek hususu her şeyden evvel hepimize ve bilhassa iktidara teveccüh eden bir borçtur. (Soldan, bravo sesleri) Menderes, Büyük Millet Meclisine karşı içten ve dıştan iş birliği ile yapılacak girişim ve saldırıyı açık bir şekilde fark etmiş, muhalefeti ve iktidarı ile herkesi Büyük Millet Meclisi arkasında birleşmeye çağırmıştır. Azınlık bir grubunun millet üzerinde karar sahibi ve milletin temsilcisi olmak için yapacağı hareketin farkında olduğunu beyan etmiş, bu azınlık grubun Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde hâkimiyet kurmak isteğini önlemek maksadıyla birliktelik çağrısı yapmıştır. Muhalefetin de bu azınlık gruba karşı desteğinin farkında olduğundan onları bu plandan çevirmek için 400(dört yüz) iktidar milletvekilinin hepsinin de aynı anda batıl ve şerde birleşmesinin mümkün olmadığını bu hususta rahat ve emin olmaları gerektiğini ifade etmiştir. Fakat muhalefet, iktidara karşı yaptığı birçoğu gerçek dışı suçlamalar ile darbenin alt yapısının oluşmasına katkı sunmuştur. “İktidar grubu bu Meclisin içinde milleti temsil eden 400 den fazla milletvekilinden teşekkül etmektedir. Bu 400 arkadaşımız, ayrı ayrı her birimiz ve grup olarak hep birden böyle sımsıkı bir tesanüt ve samimiyetle birleşmiş isek bu ancak memleketin yüksek menfaatlerini ve milletin refah ve saadetini temin etmek gayesiyle olabilir. Yoksa bu 400 den fazla milletvekili, biz hepimiz, vicdanı, ahlaki memleketin emniyet ve selâmetini ve yüksek menfaatlerini bir tarafa bırakarak kötü, bâtıl ve şer üzerinde böylesine birleşmiş olamayız.” Rahmetli Menderes tüm bu girişimlerine rağmen 3(üç)ay sonra gelecek darbeyi önleyemedi. İslam Kahramanı ve Şehit Başvekil olarak mazlum bir şekilde ahirete intikal etti. Bize düşen onun demokrasi mirasına ve Türkiye Büyük Meclisi emanetine sahip çıkmaktır.