Kazandık - kazanacağız
Toplumsal yaşamda benzerlerine sıklıkla rastladığımız, her defasında görmekten, yaşamakdan mutlu olduğumuz bir kısım olayların, olağan karşılanması gerekirken, olağan üstü karşılanıyor.
İlgi görüyor bazen genelde milli-manevi değer kaynaklı olanların yankıları büyük oluyor. Değerlerimize karşı olanlarında derseniz, bir kısımda gelişmeleri tehlikeli buluyor. İtiraf edelim endişe ile karşılanıyor.
Ya... tekrarları yaşanırsa, artarsa nereye varırız sorusu zihinlere takılıp kalıyor. Dileğimiz olağan olan sosyal barışı, kardeşliği, birliği, dirliği artıran, olağan gelişmelerin ağırlıklı olması konuşulması, yankı uyandırmasıdır. Onun içinde dikkat çekenlerini irdeleyip topluma güzel örnek olarak sunmak, örnek göstermek, kıymetinin anlaşılması için biraz derine inmek gerekiyor.
Hafta sonu yaşadığımız olağan bir olaydaki mutlu sonu sizlerle paylaşmak istiyoruz değerli okurlarımız. Organize Sanayi yolu üzerine gecikmelide olsa, alt geçit inşaatı sürüyor. Yan yollardan güçlükle aşıyorsunuz o bölgeleri. Heran bir tehlike olabilme şansı yüksek.
Öyle bir şansızlık yaşıyoruz. Arabamızın ön lastiğini konan bariyer beton bloklardan, sanki özel lastik yarmak için konulmuş sivri demirli parça, yol verme amaçlı bariyere yanaştığımızda, ön lastiğimize saplanıyor. Oracıkda kalıyoruz. Müşkül bir durum yolu açmanız gerekiyor. Ama araç yürümez halde. Neyse cant üzerinde çok yavaş kenara zorlukla götürüyoruz arabamızı.
Yedek lastik takma iş’ine başlıyoruz. 80 li yaşlara göre zor bir iş. Yardım etmek isteyen geçit şantiyesinde çalıştığını öğrendiğimiz, 2 genç arkadaş hatta bize el sürdürmek dahi istemiyerek yardımcı oluyorlar. Birlikte lastiği takıb arabamızı yürütüyoruz.
Bizde, gençlerde, el-üst baş her taraf kirleniyor berbat. Gençler bizden bin beter. Sonuç teşekkür ediyoruz. Şükran duygusu ağırlıklı birde para hazırlıyoruz gençlere. Tepki büyük “Hacı abi biz size para için yardım yapmadık, siz bizi-biz sizi tanımıyoruz. Allah rızası için yapılması gereken olağan yardımdı yaptığımız, sözleri dökülüyor dudaklarından. Madde karışmayan manası büyük, asil milletin özünde var olan, tezahür ettiğinde insanları çok mutlu eden moral veren asil duygu bunlar işte!
Ertesi günü şekerlerimizle özel ziyarete gidiyoruz gençlere. Aynı zamanda biz bu saf temiz duyguların, düşüncelerin sahib gençlerle dost ediyoruz. Yakın tanıyoruz. Ne güzel hoş değil mi? İşte 15 Temmuz 2016 da devlet, millet düşmanlarına göğsünü geren, ölüme meydan okutan bu duyguların kahramanları değilmi?
Geçtiğimiz hafta köy yoluna zorunlu iniş yapan helikopterin askeri personeline misafirverlik gösteren, yemek ikram eden, Şuhut’un Atlıhisar beldesi halkının, yukarıda bir benzeri değilmi yazdıklarımız.
Türkiye konuştu. Milletvekilimiz İbrahim Yurdunuseven başkanlığında bir heyet ziyaretle köylülerimize teşekkür etti. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu aradı şükranlarını sundu vs...
Sonuç: Yüce rabbimize çok şükür, milli-manevi duygularımızı sürekli besliyen, yaşatan asil duygular damarlarında, yüreklerinde derinliklerinde yaşıyor milletimizin. Zamanı geldiğindede ortaya çıkıyor.
Önceki dönemlerde ve günümüzde yaşanan ekonomik, olağan üstü haçlı seferlerine karşı zaferleride milletimiz bu duygularla kazandı. Günümüzde kazanmaya devam edecektir. Yakın tarihimiz canlı örnekleriyle doludur.