Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarla önce Ahmetpaşa, sonra Kınık Göletlerine mevsimlik seyir için gittik. Her iki gölette de, Bakanımız Veysel Eroğlu’nun ilimizde, ülkemizde bakanlık görevinde bulunduğu süre, yaptığı barajları, göletleri, ıslah edilen dereleri, sulama yatırımlarını ve ağaçlandırmaları, başarılarını, faydalılığını bir daha minnetle, şükranla andık.
Bölgemizin, ülkemizin iklimi rahmetlendi, bereketlendi, güzelleşdi yapılan yatırımlarla. Her iki gölet ve bölgesinde hayırlı gelişmeleri tabii zenginlikleri görmenin mutluluğunu yaşadık.
Önce Ahmetpaşa. O derin uzun, güçlü sel vadisi, asırlardır getirdiği taşlarla, çakıllarla, kumlarla il inşaatının, ana hammaddesini karşılamıştır. Sayısız kum ocağına kaynaklık etmiştir. Günümüzde ilimizin bölgeden kum, çakıl üretim ihtiyacını kısmen karşılamaya devam etmektedir.
Erozyon da aynı hareketin bir bölümüdür. Verimli topraklar sellerle akıp gidiyor. Kum, çakıl kalıyor. O bereketli topraklar çölleşiyor. Yapılan yatırımlar geç de olsa, kaybedilen sonrasını durduran, yeniden bereketlendiren çalışmalardır. Kaybettiklerimizi bize yeniden kazandırıyorlar hayırlı, güzel yatırımlar.
Ahmetpaşa göleti güzel bir örnek. Ayrıca yapılan her göletle birlikte sosyal tesislerin piknik alanlarının devreye alınması, halka açılması ne güzel anlamlı bir gelişmedir.
Ahmetpaşa’da bakanımızın yaptığı tesisler yansıtıyor güzellikleri. Orman, göl, su zengin doğa güzelliğini yaşıyor çevresinde.
Bu arada tesisleri çok başarılı biçimde koruyan, dağın tepesinde, ormanın içinde, sıvı sabunlu, kağıt havlulu, 5 yıldızlı tuvaletini açık, kameralarını, güneş enerjisini devrede tutan Ahmetpaşa Belediyesini, başkanını da tebrik ediyoruz.
Aynı gün gittiğimiz Kınık Göletinde, tabii zenginliğin daha güçlü olmasına rağmen, tesislerinin döküldüğünü, ilgisiz kalındığını da üzülerek belirtmek istiyoruz. Hele, hele özel oturma gruplarını, pergüleleri deviren, çevreyi çöplüğe çeviren, kullanma bilincinden yoksun vatandaşların, yaptıkları, inanın yürekleri yakıyor. Yazık, hem de çok yazık.
Bilinçsiz, düşmanca kullanım nesillerimize kötü örnek oluyor. Kınık köy statüsünde olduğuna göre, muhtarlığa görevini, zenginliklerin kıymetini iyi bilmesini hatırlatmak gerekiyor. Nesillere, çevrenin kıymetini öğretmemiz, yaşatmamız yurttaşlık bilincinin birinci maddesini oluşturduğu gerçeğini de, hiç bir zaman göz ardı edilmemeliyiz.
Bir günlük çevre, tabiat turu, iki gölet görme şansımızı böylece değerlendirmiş olduk. Diliyoruz, çevreye daha çok sahip çıkarız.