Evet değerli Türkeli okuyucularımız serbest köşede ki ilk yazımda sizlere aslında herkesin tanık olduğu ama söyleyince kabul etmediği hayatın içinde günlük yaşantımızda sürekli karşılaştığımız görünürde gerçek dost, arkadaş ama işin öbür tarafında menfaate dayalı olan sahte ilişkilerden arkadaşlıklardan bahsedeceğim.
Maalesef hayatımız o kadar enteresan ki artık hiç kimsenin hiç kimseye güveni kalmamış yeni trend artık göstermelik dostluklar, arkadaşlıklar, menfaate dayalı ilişkiler. Düşünsenize ticaret yapıyorsunuz veya yeni bir işe giriyorsunuz bunun heyecanını, sevincini kimlerle paylaşırsınız. Tabii ki kendinize en yakın hissettiklerinizle ve işinizi anlatırken en ufak detayına kadar paylaşırsınız. Ama ilkte bilemiyorsunuz ki aslında sizin mutluluğunuzu sevincinizi işinizi anlattığınız yakınlarınız sizin duygularınızı paylaşmaz. Ve hatta üstüne üstlük birde içlerinde bir çekememezlik beslerler. İyi olmanızı istemez daha iyi yerlerde görmekten hoşnut olmazlar. Bu yüzden ortamlarda genelde şakayla karışık ayağınıza sıkanlar bu dost bildikleriniz olur. Tepki verdiğinizdeyse ‘ne var ya bunda şaka yaptık’. Haklı tepkinizin sonunda bir de küsen taraf oldular mı da buyur buradan yak.
Hayat akışı devam eder her şey yolunda giderken dostta arkadaşta çok fazladır etrafta. Gittiğiniz her yerde iyi karşılanırsınız, gün içinde telefonunuz susmaz daha gün bitmeden akşamın, yarının, sabahın programları yapılır. Hele ki bir de mevkiiniz saygı değer bir koltuksa ooooo herkes işini gördürmek için yanınızdan ayrılmaz. Oysa bilmezler ki "Şeref ül mekan, bil mekin" Yani mekanlar (makamları) şereflendirenler orada oturanlardır, insanlara çevrenize faydalı olduğunuzu gördükçe mutlu olursunuz ama o çevrede mutlu olan tek kişi sizsinizdir. Çünkü sahte dostlarınız yıkılacağınız zamanı bekler ve planlar yaparlar. Çünkü artık günümüzde ki ilişkiler maalesef ki sadece menfaatler doğrultusunda kuruluyor. Kime ne kazandırıyorsan o kadar iyisindir. Bir de yoruldum in demeyeceksin hiç bir zaman hele bir işi düşenin işini görmeyiver başlar ardı arkası gelmeyen ‘tabii sen oldunlar biz senin ilk hallerini de bilirizcilikler’ zamanla bu sözlere kulak asmamayı öğretiyor hayat.
İşlerin bozulmaya mı başladı, eyvah yandın demektir. Hemen o öngörülü bilirkişiler başlarlar ‘bunun böyle olacağı belliydi, benimle mi yedi bizimle mi gezdi, yemeseydi’ bize ne demeler. Sen dost gördüğün insanlara dert anlatırsın ama bugün konuştuğunu yarın başkalarından duyduğunda bi sallanır psikolojiyi çöktürürsün. Bazı şeyleri anlarsın da artık iş işten geçmiştir. Telefonların açılmaz, görünmez olursun.
Zamana yenilenler kaybettiğimiz dostluklarımız, gerçek arkadaşlıklar, yakınlıklar akrabalıklar. Oyunu kuralına göre oynamaya başladığımız anda ki kaybettiğimiz masumiyetimiz. Siz, siz olun kaybetmemek için direnin oyunu kuralına göre oynarken kişiliğiniz ve karakterinizden ödün vermeyin doğru ilerleyişinizde ‘Hak’ hep yanınızda olacaktır. Zamana yenilenlerden olmamamız dileğiyle iyi haftalar dilerim.
FEHMİ NİZAMOĞLU