AKTÜEL
Bu bölümde güncel olayların analizini yapacağım. Analizlerim daha çok hukuki olacak, lakin sizi yoğun bir hukuk diliyle sıkmamak adına olayına ve zamanına göre değişmek suretiyle, farklı disiplinler açısından da analizler yapacağım.
Geçen yazıda yüzeysel de olsa çeşitli hukuki yollardan bahsetmiştim. Tabii ki hukuk da ihtiyaca göre şekilleniyor. Bu nedenle içinde bulunduğumuz buhran döneminde en fazla işe yarayabilecek hukuki yollardan bahsedeceğim:
- Zorunlu deprem sigortası(DASK) kapsamında zarar görenlere çeşitli kolaylıklar tanındı. ALO DASK 125 çağrı merkezinden, e-devlet hesabına girerek veya www.dask.gov.tr adresinden poliçe veya TC kimlik numarası, depremden hasar gören konutun açık adresi ve telefon numarası bilgileri verilerek hasar ihbarı yapılarak hasar dosyası oluşturuluyor. En kısa sürede eksper görevlendirilip bilgileri SMS ile hasar dosyasını oluşturan kişiye gönderilir, randevulaşılıp en yakın zamanda eksper ekspertiz işlemi yapmak için kararlaştırılan gün ve saatte görevini yapar. Hasar dosyası içerisinde web tapu uygulamasından veya tapu dairesinden alınabilecek güncel tapu bilgisi, tapu sahiplerine ait kimlik bilgisi, rehin varsa kredi veren kurumdan muvafakat belgesi ve varsa yine SMS ile bildirilecek eksik evraklar tamamlanır. Tapuda adı geçen hak sahiplerine hisseleri oranında tazminat ödemesi gerçekleştirilir. Ödeme yapıldığında yine DASK tarafından bu bilgi SMS ile verilmektedir.
- Deprem bölgesinde gönüllü yer almak isteyen avukatların, savcıların, bilirkişilerin inceleme yaparken karot testine esas numune alma işleminin teknik uzmanlık gerektiren bir iş olduğu, binanın herhangi bir yerinden alınan beton,tuğla vb. örneklerin numune anlamına gelmediği unutulmamalıdır. Yıkılan binalar sebebiyle ölüm ve yaralanma gerçeklemiş olan ağır hasarlı binalar dışında kalan binalarda, hasar derecesi ne olursa olsun savcılıklar resen numune almamaktadır, avukatlar bu konuda bir uzman bilirkişiyle hareket etmeli veya savcılığa kendileri şikayetçi olarak numune alınmasını talep etmelidir, bu ileride açılabilecek tazminat davaları için elzemdir. Re’sen numune alınmayan binalar için video kaydı alınıp tutanak tutulabilir. Belediyeler ile yapı denetim firmalarında bina mimari projelerinin örnekleri ile imar durum belgelerinin, belediyelerce yapılmış kaçak yapı tespiti varsa bunlara ilişkin evrakların, yapı denetim firmalarının tanzim ettiği raporların ivedilikle adli emanete alınması sağlanmalıdır. (Alıntıdır: https://twitter.com/aslnoguzhan/status/1624874630409232384)
- Duygusal bir ilk tepkiyle tamamen histerik şekilde, devletten yardım alacağı ümidiyle depremden etkilenen ve ailesine ulaşamayan çocuklar için koruyucu aile olmak isteyenlerin bunu detaylıca düşünmesi gerekmektedir. Koruyucu ailelik müessesi işte gideyim istediğim çocuğu alayım, arada sevip geri yurda bırakayım veya sadece maddi destek olayım şeklinde bir müessese değildir. Bu müessese Koruyucu Aile Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. İlgili yönetmelikte çocuğun bakım ve gözetimi, bilhassa biyolojik ailesi bulunduğunda ve diğer durumlarda geri alınma şartları detaylı şekilde düzenlenmiştir. Özetle koruyucu ailelik e-devletten başvuru ile mümkün olsa da işin detayına girildiğinde zor bir iş olduğu akıldan çıkarılmamalı, etraflıca düşünülüp karar verilmelidir.(Yönetmeliği okumak isteyenler için: https://aile.gov.tr/uploads/chgm/uploads/pages/yonetmelikler/koruyucu-aile-yonetmeligi.pdf)
- Depremde yıkılan ve zarar gören binaların müteaahhitlerinin, yapı denetim firmalarının yetkililerinin ve diğer ilgililerin yurtdışına çıktığı haberlerini üzülerek duyuyoruz. Görevli Cumhuriyet Savcılıklarınca en azından yurtdışına çıkış yasağı getirilmelidir. Yine bu insanların delilleri karartmak için zarar gören binalara güçlendirme, sıva vs. gibi şeyler yaptıkları, belgeleri-numuneleri gizledikleri de göz önüne alındığında yine gerekli tedbirler görevli Cumhuriyet Savcılıklarınca derhal alınmalıdır.
- Şunu akıldan çıkarmamak gerekiyor biz kabile devleti değiliz ve canını-malını korumak dışında ihkakı hak yani kendi adaletini tesis etmek yasaktır. Yağmacıları, bozguncuları, yol kesenleri, şehir eşkiyalarını,kolluk güçleriyle çatışacak kadar ileri gidenlerini bizler de öfkeyle seyrediyoruz. İlk tepki olarak aklımızdan onların ölmesi veya zarar görmesi geçiyor. Lakin etraflıca düşündüğümüzde, bu ülkenin bir hukuk devleti olduğunu, yaşayan her insanın adil yargılanma hakkına sahip olduğu, işkence ve eziyet yasağının bir insan hakkı bu hakların ihlalinin ise birer insan hakkı ihlali olduğunu-devletin bu ihlaller nedeniyle tazminat ödeyebileceği-itibarının düşebileceği,üstelik ortaya çıktığı üzere yalan haberlerin-propagandaların çok fazla dolaştığını unutmamak gerekiyor.
NE ÖĞRENDİM
Bu bölümde öğrendiğim yeni bilgileri, merakımı cezbeden olayları, deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım.
Şükür uygulamasını sürekli olarak bir dua-dini ritüel olarak düşünürüz. Lakin şükür uygulamasının insana bilimsel olarak da iyi geldiğini muhtelif araştırmalarla ortaya koydular. Amerikalı bir nörobilimci ve Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde nörobiyoloji ve psikiyatri ve davranış bilimleri bölümünde doçent olan Andrew Huberman’dan alıntıyla şu şekilde bir şükür uygulaması yapılabilir:
(1) Sahip olduğunuz için şükrettiğiniz, birine yardım ettiğiniz veya sizin kahraman olup takdir aldığınız kurgusal bir hikaye düşünün (veya podcast'ten, filmden vb. bulun);
(2) Mücadelenin ne olduğu, yardımın ne olduğu ve size nasıl hissettirdiği gibi hikaye hakkında birkaç detaylı not yazın;
(3) Hikayeyi tekrar tekrar düşünün, birkaç dakika onunla gerçek bir bağlantı kurun
İdeal şükür uygulamasının bileşenleri: hikayeyle gerçekten ve duygusal olarak bağlantı kurmaktır. Hikaye üzerinde 1-5 dakika düşünmeli, haftada 3 kez pratik yapmalısınız.
Yani şükredeceğiniz şeyleri yazmaktan ziyade düşünmek ve hissetmek sağlık açısından daha faydalıdır.
NİTELİKLİ EĞLENCE
Bu bölümde okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, oynadığım oyunları ve eğlenceye dair diğer tavsiyeleri vereceğim. Hiçbirimiz robot değiliz, sürekli çalışamayız, kaliteli zaman geçirip eğlenmemiz gerekir. Ancak bunları amaçsız bir şekilde yaptığınızda eğlence sizin için yalnızca bir kafa dağıtma aracı olacaktır. Bu nedenle tavsiyeler kıymetlidir.
Önereceğim kitap antik bir yaşam-hareket felsefesi olan Stoacılık’ın günümüzde uygulanabilir olup olmadığına ilişkin üretim yapan Bilkent Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim görevlilerinden Tufan Kıymaz’ın Kıbrıslı Zenon Mutluluk Hayatın Dirençsiz Akışıdır isimli eseri. Stoacılık doğaya uygun yaşamayı esas alan eyleme dönük bir hareket-yaşam felsefesidir. Stoacılık hedonizm gibi yalnızca haz-mutluluk odaklı bir yaşamı öğütlemez. Erdemli bir şekilde yaşamayı esas alır. Erdemli yaşamaktan kasıt, öfke-kaygı-cinsel dürtü vb. kötü duyguları kontrol altına alarak minimize edip doğaya uygun bir şekilde akılcı ve bilgece yaşamaktır. Akılcı ve bilgece yaşamak uğruna Stoacılar hazzı ertelemek için çeşitli egzersizler yapmışlardır: oruç tutmak, dar kıyafetler giymek, yerde yatmak vb. Stoacılara göre etki edemeyeceğiniz şeyler hakkında kaygılanıp durmak rasyonel bir tavır değildir. Stoacılık günümüzde yeniden popüler olmuş, bu temelde psikolojide Kabul ve Kararlılık Terapisi(ACT)gibi yaklaşımlara öncü olmuştur. Zor günlerden geçtiğimiz şu zamanlarda herkese faydalı olması dileğiyle.
ALINTILAR
Bu bölümde ünlü insanlardan, bilim adamlarından, kurgusal olan veya olmayan muhtelif kitaplardan alıntılar paylaşacağım. Bu bölümün maksadı sizlere bir sonraki yazıya kadar kuru kuru veda etmemek.
İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir.
George Orwell