Her iş “Allah’ın iradesi” ile istediğimiz neticeye ulaşır. Allah’ın iradesinin bizim isteklerimize uygun hale gelmesi ve dilimizle ifade etmemiz gerekmektedir.
Bir işe başlamadan önce “Allah’ın izni ile” bu işi yaparız veya “İnşaallah” (Allah isterse), yahutta “Bi iznillâh” (Allah’ın izni ile) diyerek o işe başlamalıyız.
Eğer Allah’ı anmadan nefsimizin gururu içinde kendimizi “İlâhi İrade’ye” vermeden o işe başlarsak o işin sonund başarıya ulaşmamız imkânsızdır. Sizce belki başarıya ulaşılmış gibi görülebilecek bazı şeyler belirmiş olabilir. Fakat sonuç muhakkak hüsran olacaktır.
Hazret-i Mevlânâ Allah’ı anmadan, nefis gururu içinde kendine çok güvenme hastalığına tutulanlara şöyle seslenmektedir:
“Bazı kişilerin ‘İnşaallah’ sözünü terk ettiklerini söylemekten maksadım bu insanların mağrurluğunu, yürek katılığını dile getirmek içindir. Yoksa (İnşaallah’ı) unuttuklarını anlatmak için değildir” demiştir.
“İnşaallah”ı kalpten değil de ağızdan söylersek, Allah bizim kalbimizden geçenlerin ne olduğunu bilir. O, Yüce varlık hiç bir zaman aldanmaz ve o işi hiç bir zaman başarıya ulaşmaz.
Hazret-i Muhammed (S.A.V.):
“Allah, sizin görünüşünüze, hareketlerinize değil, niyetlerinize bakar” buyurmuştur.
“İnşaallah” demek O’nun varlığını, birliğini kabul etmek hayır ve şerrin Allah’tan geleceğine inanmak, Allah’ı idrak etmek demektir. Allah’ı idrak etmek ise yaptığımız bütün işlerde Allah ile beraber o işi götürmek, sonuca ulaştırmaktır.
Kehf Sûresi’nin 23. Ve 24. Ayetlerinde Allah şöyle emretmektedir;
“Hiç bir şey hakkında Allah’ın dilemesine bağlamaksızın (Ben bunu yarın yaparım) deme!”