Mısri Hz'nin hangi tarihlerde vefat ettiğini bildiren bir mezar taşı veya başka bir kayıt ve işaret yoktur.
Vakfiyesinin tanzim ettiği 888 hicri (1483 Rumi) tarihinde sağ olduğunu biliyoruz, 900 Hicri (1495 Rumi) tarihlerine doğru Afyon'da bulunan Mevlevi Şairi Hazreti Mevana'nın yedinci göbek torunu büyük mutasavvıf ve şair Karahisarlı Mehmet Semai, Sultan Divanı'nın müridi, halifesi Muğlalı Şahidi, Gülşeniesrarı 25 yaşında iken Afyon'da camide bir münasebetle vazettiği zaman Abdurrahim Mısri Hz.'den bahsetmiştir ve şöyle söylemiştir:
"Meğer merdi aziz hüved inca
Msırlıoğlu miküftend ora"
Bu mısralarda: "Afyon'da Mısırlıoğlu adına bir veli olduğunu söylerlerdi" diyor, ve yakınından birisiyle görüştüğünü söylüyor.
874 Hicri (1469 Rumi) doğumlu olan şahidi 25 yaşında Afyon'da bulunduğuna göre, 900 Hicri (1495 Rumi) tarihinde Abdurrahim Mısri Hz. sağ değildi. Bu halde 888 Hicri (1483 Rumi) - 900 Hicri (1495 Rumi) tarihleri arasında vefat ettiği anlaşılıyor, ki belki de vakfiyesinin tanziminden bir kaç sene sonra.
Kasımpaşa Camii ( Mısri Camii)'sinde ilave suretiyle sonradan yapılmış olan türbesinin tarihi belli değildir. Birinci safın solundaki pencereye doğudan bitiştirilmiş olan türbenin kapısı caminin kapısına bitişik sayılır.
Zamanımızdan yüz otuz yıl önce yani 1893 yıllarında camii ve türbesinin etrafındaki mezarlık üst üste dolmuş ve bir tepe teşkil ederek camii binasına zarar vermeye başlamıştır.
O zamanlar hayır sahibi halk, mezarlarını itinalı ve hürmetle kaldırarak cenazelerinin kemiklerini başka bir kabristana nakletmişlerdir. Böylece Mısri cami'sinin ve türbenin etrafı zemine kadar indirilerek ağaçlık ve bahçelik haline getirilmiştir.
Türbenin altındaki cenaze mahzenine giriş kapısı meydana çıkarılmış ve derhal taş ile örülmüştür.
Abdurrahim Hz'nin devam etmekte olan nesli, kızı Niyaz Hatundan gelen torunlarıdır.
Şair Abdurrahim Mısri Hz.'nin zengin ve geniş vakfiyesine mütevelli ( vakfın işlerini idare eden kişi) olmak yönünde sık sık mahkemeye müracaat zarureti hasıl olduğundan şeriye kayıtlarından (Osmanlı Devletindeki aile yapısı, sosyal, ekonomik, ticari gibi bir çok konu hakkında bilgilerin yer aldığı dosyalar) faydalanarak Şair Abdurrahim Mısri Hz'nin neslinden haberdar olunabiliyor. Yoksa onun arkada bıraktığı zürriyetlerini bilemeyecektik.
Abdurrahim Mısri Hz'nin torunlarından mütevelli İmre Çavuş Bin Şahveli'nin 1046 Hicri (1641 Rumi) mütevelli olduğuna rastlıyoruz. İmre Çavuş ile babası Şahveli büyük ninelerine 930 Hicri (1525 Rumi) tarihine kadar yaklaşırlar. Belki orada bir veya iki isim meçhul kalır.
İmre Çavuştan sonra 1061 Hicri (1675 Rumi)'de oğulları Mehmet ve Ahmet birbileriyle mütevellilik mücadelesinde olmuşlardır. 1080 Hicri (1694 Rumi)'de Ümmü Gülsüm- 1138 Hicri (1752 Rumi) - Ayşe hatun 1140 Hicri ( 1735 Rumi) - Hacı Bin Hacı, 1170 Hicri (1765 Rumi) - Neslihan (1199.H. (1794 Rumi) - Mustafa Bin Musa 1211 Hicri (1806 Rumi) - Hasan Halife 1224 Hicri (1819 Rumi) - Hüseyin Halife 1237 Hicri (1832Rumi) - İbrahim Halife 1257 Hicri (1852 Rumi) - Mustafa 1285 Hicri (1880 Rumi) - Hüseyin Efendi 1330 Hicri ( 1925 Rumi) Hüseyin Efendinin ölümünden sonra kızı Sabriyeye İntikal etmiştir. (geçmiştir) 1140 Hicri (1735 Rumi) den sonraki kayıtlara ait vesikalar şakkadan oğlunun son mütevellisi İbrahim Efendi ailesi nezdinde muntazam bir şekilde muhafaza edilmektedir.
Halden ŞAKKAN AİLESİ efradi tamamen Abdurrahim Mısri Hazretlerine mensup olmak bahtiyarlığındadır.
KAYNAK KİŞİ
MERHUM YAZAR ŞAİR ARAŞTIRMACI
ÖĞRETMEN
EDİP ALİ BAKİ