Öncelikle Cumhuriyet’in 102.yılı kutlu ve hayırlara vesile olsun.
Asırlarca Osmanlı milletler topluluğunun askerliğini yapan, emeğini çeken ama bir türlü nimetlerinden istifade edemeyen TÜRK milletinin asli unsur olduğunu dünyaya ilan eden Cumhuriyet’i kuranları, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını kutlamak gerek.
Vatandaşlık bağıyla devletine bağlanan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının TÜRK olduğunun belirlenmesi, başlı başına birleştirici unsurdur.
Devlet adamları kolay yetişmiyor. Can çekişmekte bile olsa Osmanlı Devleti’nin zeki, ileri görüşlü bir subayı olarak temayüz eden Mustafa Kemal; Trablus’tan Çanakkale’ye Kocatepe’den Dumlupınar’a Samsun, Erzurum, Sivas, Amasya ve de daha nice coğrafyalarda mücadele vermiş ve üniter Türk devletinin ilanına muvaffak olmuştur. 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM 29 Ekim 1923’te aldığı kararla yönetim şeklinin CUMHURİYET olduğunu ilan etmiştir.
Büyük bir gayretle, devlet adamı vizyonuyla çalışmalara başlayan Mustafa Kemal 15 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde UÇAK fabrikası, şeker fabrikaları, demir-çelik, dokuma fabrikaları, çimento, kâğıt, tütün işleme, silah fabrikaları, elektrik santralleri, tersaneler gibi hizmetlere imza atmış ve öncülük etmiştir. Üstelik bütün bunları şimdiki gibi varlık içinde değil, kısıtlı imkânlarla başarmıştır.
Her fani gibi kusurlarıyla, sevaplarıyla o da devrini tamamlayıp bu dünyadan göçmüştür. Rahmetle anılması gereken bu lider ve devlet adamı denilebilir ki en çok istismar edilen kişilerden birisi olmuştur. Dezenformasyon ve bilgi kirliliği her zaman zirveleri yoklamıştır. Atatürk Dil Tarih Kurumu, Atatürk’ü Koruma kanunları, Atatürkçü Düşünce dernekleri onu yeterince anlatamadıkları için sınıfta kalmıştır.
- Dindardı, din adamlarını severdi. Hatta rahmetli Haydar Baş’ın ifadeleriyle 8 yaşında hafız bile olmuştu. İndirilen dinle ilgilendiği için bidat ve hurafelere karşıydı. Efsane ve uydurma rivayet anlatımlarını kendilerine meslek edinmiş din istismarcılarına karşı olduğu kesindi. Bunlara karşı Kur’an’ın Türkçe meali ve tefsiri için çok çalışmıştır. Bu çalışma ve gayretleri her türlü takdiri hak ediyor.
- Mason localarını, kökü dışarıdaki örgütleri kapatması da manidardır.
- Sebatayistliği, İngilizlere ve ya Ruslara çalıştığı yönündeki tezviratlar asla tutarlı değildir.
- Bilindiği üzere Kut’ül Amare zaferi, Mustafa Kemal’in 35’li yaşlarındayken İngilizlere karşı kazanılmıştır. 29 Nisan 1916’da 13.300 İngiliz askeri, 13 İngiliz generali, 481 İngiliz subayı esir alınmış, bu zafer İngilizlerce gizlenmeye, unutturulmaya çalışılmıştır.
- Üniter devlet anlayışını ön plana almış, Anayasa’ya bunun değiştirilemeyeceğini, hatta bunun teklif dahi edilemeyeceğini koydurmuş olması bütün bölücülerin önünü kesmiştir. Devlet adamlığının ileri görüşlülüğü olarak kayda geçmiştir.
- Dindarlar değil, dinciler Atatürk’ü sevmezler.
- Birlikten yana olanlar değil, bölücüler, ayrılıkçılar Atatürk’ü sevmezler.
- Türk milletinin etnisiteler yığını olmadığını, dil, kültür, tarih faktörlerinin milleti ayakta tuttuğunu ilan etmiştir.
- TBMM’nin açılışını 23 Nisan Cuma gününe, Hacı Bayram Camii’nde kıldığı namaz ve bizzat hutbeyi okumasından sonra kurban ve dualarla yapması sabit bir hakikattir.
- Atatürk, Müslüman toplumların geri kalmışlığını; dini, bilim ve akıl ile bağdaştıramamaları ve çalışmamalarına bağlamıştır. Söylev ve demeçleri II-95, sayfa 69’daki özetle “Allah’ın emri çok çalışmaktır… Bu, boşuna yorulma olmamalı, zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygarlık buluşlarından en üst derecede yararlanmak zorunludur. Allah da peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor.”
Böyle devlet adamları ile hem Cumhuriyet hem de Türkiye yükselir.
Cumhuriyet, MİLLET’in sesine kulak veren devlet adamlarını bekliyor.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: