Adliye Siyaseti

Demokratik ülkelerde siyaset olması gerektiği mecralarda ilerlerken bizde sürekli bir rota kaybı yaşıyor. Siyaset bir yönetim ve idare sanatı olmaktan öte hesaplaşma ve güç kavgalarına dönüşüyor. Haklı olan kuvvetlidir anlayışı yerine kuvvetli olan haklıdır düşüncesi yerleşiyor. Siyasetin olağan mecraları sokak, pazar, çarşı, meydan olması gerekirken siyaset adliyeye taşınıyor. Adliye kendi işini yapmaktan öte siyasetin işi ile meşgul bırakılıyor. Bu durum toplumun adalete olan güvenini sarsıyor. Adalet mercilerinin siyaset kavgaları ile anılması onarılması güç yaralar açıyor. Ülkemizin adliye siyasetinden çıkıp normal siyaset yollarını işletmesi gerekiyor. Nitekim Devlet Bahçeli’nin de ağırlaşan ve yayılan siyasi dava niteliğinde ki yargılamaların sona erdirilmesi çağrısı adliye siyasetinden çıkış çağrısıdır. Çünkü siyasetin adliye üzerinden yürütülmesinin toplumsal birlikteliğe verdiği zararın farkındadır.  Bu farkındalık gayet doğru ve yerindedir. Bu çağrıda ciddiyetle dikkate alınmalıdır. Bahçeli’nin de ifade ettiği bu durumun düzeltilmesi demokrasi ve hukuk güvenliği bakımından öncelik olmalıdır. Adli siyasetinden çıkış ile siyasetin olağan mecrasına dönmesi hepimizin lehine bir vaziyettir. Çünkü bu durum ekonomi başta olmak üzere ülkemizin tüm göstergelerini olumsuz etkilemektedir. Böyle bir olumsuz etkiden kurtuluş öncelikle hükümet idaresinin başlıca ekonomik hedeflerine katkı sağlayacaktır. Normale dönüş ülkemizin yararınadır.