Köşeme ismini veren Demokles’in Kılıcı şöyle bir efsaneye dayanır. Rivayet olunur ki Kral Dionysos, kral olmanın kolay olduğunu savunan Demokles’e(başka bir deyişle Damokles) ders vermek için onu yemeğe davet eder. Yemek masasında onu, tavana ince bir iple bağlanmış ağır bir kılıcın altındaki koltuğa oturtur. Maksadı iktidar sahibi olmanın zorluğunu göstermektir.
Günümüzde bu terim iktidar sahiplerinin makamlarına,koltuklarına aldanıp yükümlülüklerini unutmamaları, her türlü gücün-iktidarın gelip geçici, dünyevi olduğunu ve her an sona erebileceğini belirtmek için kullanılır.
John Milton,Yeniden Kazanılan Cennet isimli şiirinin bir mısrasında şöyle der:”Altından görünse de taç, dikenli çemberdir.”
AKTÜEL
Bu bölümde güncel olayların analizini yapacağım. Analizlerim daha çok hukuki olacak, lakin sizi yoğun bir hukuk diliyle sıkmamak adına olayına ve zamanına göre değişmek suretiyle, farklı disiplinler açısından da analizler yapacağım.
A.Ö. isminde bir kadın ailesini, arkadaşlarını ve iş arkadaşlarını kandırıyor. Gerçekte lise mezunu olan kadın ailesini mutlu etmek için ve ailesinden çekindiğinden Çapa Tıp Fakültesinde okuduğunu söylüyor. Sahte diplomayla mezun olmuş gibi yapıp Çerkezköy Devlet Hastanesinde pratisyen hekim olarak çalışmaya başlıyor. Kimse durumu fark etmesin diye doğum gününde kendisinde “Çapanın gururu” yazan çelenk gönderiyor. Kendisiyle mesleki muhabbet yapan çalışma arkadaşları durumu anlayıp olayı ortaya çıkarıyor. Kendisi hakkında 'resmi belgede sahtecilik' suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar, 'özel belgede sahtecilik' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar ve 'yetkisiz hekimlik suçlarını düzenleyen 1219 sayılı kanuna muhalefet' suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Çok yüksek ihtimalle kendisi ceza alacak. Aile ve toplum baskısı sonrasında gencecik bir insanın düştüğü acınası durumun bize ders vermesi temennisiyle.
NE ÖĞRENDİM
Bu bölümde öğrendiğim yeni bilgileri, merakımı cezbeden olayları, deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım.
Cihan Piyadeoğlunun internetteki konuşmalarını dinledim, Sultan Melikşah döneminde yaşanan ilginç bir olayı ondan dinlediğim şekliyle anlatmak istiyorum.
Sultan Melikşahın kızı, Mah Melek Hatun ile Halife Muktedinin Cafer isminde bir çocuğu doğar. Mah Melek Hatun, Halife Muktediden boşanıp oğlu Caferi de alarak Isfahan’a, baba ocağına geri döner. Halife Muktedi bu sırada Sultan Melikşahın istemediği başka bir eşinden olma oğlunu kendisinden sonraki halife tayin eder. Sultan Melikşah torunu Caferin bir sonraki halife tayin edilmesi için yola çıkar. Sultan Melikşahın veziri Nizâmülmülk de halife ile büyük selçuklu hükümdarı arasında düzeltilmesi mümkün olmayacak hadiseler yaşanmaması adına peşinden gider. Vezir Nizâmülmülk ile Sultan Melikşah’ın eşi Terken Hatunun arası gergindir. Terken Hatun Karahanlı hükümdarıdır, kadınların iktidarda söz hakkı olduğu bir toplumdan gelmektedir. Nizâmülmülk ise koyu bir şekilde Şafii mezhebine mensup olup buna karşı çıkmaktadır. Terken Hatun, Sultan Melikşahtan sonra oğlu Mahmut’un tahta geçmesini istemektedir, iki çocuğu daha önce ölmüştür, Mahmut yaşayan tek oğludur. Nizâmülmülk ise yaşça daha büyük ve daha tecrübeli Berkyaruk’un tahta çıkmasını istemektedir. Bir görüşe göre Terken Hatun’un görevlendirdiği, diğer bir görüşe göre Batınilerle(Haşhaşiler) anlaştığı, diğer bir görüşe göre ise kendisinden bağımsız bir şekilde Batıniler(haşhaşiler) tarafından Nizâmülmülk bu yolculuğunda öldürülür. Sultan Melikşah Bağdat’a gider, halifeye 3 gün müddet verir, halifeliği bırakıp şehri terk etmesini ister. Halife araya adam sokar 10 gün içerisinde şehri terk etmesi şartıyla anlaşırlar. Sultan Melikşah bu bekleme sürecinde ava çıkar, avda av etinden zehirlenip öldürülür, Sultan Melikşah’ı çok büyük bir ihtimalle Halife Muktedinin öldürttüğü söylenilir.
NİTELİKLİ EĞLENCE
Bu bölümde okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, oynadığım oyunları ve eğlenceye dair diğer tavsiyeleri vereceğim. Hiçbirimiz robot değiliz, sürekli çalışamayız, kaliteli zaman geçirip eğlenmemiz gerekir. Ancak bunları amaçsız bir şekilde yaptığınızda eğlence sizin için yalnızca bir kafa dağıtma aracı olacaktır. Bu nedenle tavsiyeler kıymetlidir.
Cihan Piyadeoğlu’nun Sultan Alparslan isimli akademik eserini büyük bir beğeniyle okudum. Bizde genellikle Osmanlı tarihine daha büyük ilgi duyulur. Çoğu zaman Büyük Selçuklu tarihi es geçilir. Yazar, Büyük Selçuklu devletinin nasıl kurulduğunu, Gazneliler ve Karahanlılarla yaptıkları mücadelelerden başlayarak en parlak dönemi kabul edilen Sultan Alparslan dönemini akıcı bir dille ele almış. Bu nedenle yer yer roman okuduğum izlenimine kapıldığım oldu. Yazar, gençler için kitabın daha sade halini de ayrı bir eser olarak bastırmış. Sultan Alparslan’ın aslında Mısır’daki iç savaştan faydalanıp burayı fethetmek istediği, Bizans Kralı Romen Diyojen’in topladığı büyük ordunun ülkesinin varlığı için tehlike arz etmesi nedeniyle Anadolu’ya yöneldiği, Malazgirt Meydan Savaşının bir savunma savaşı olduğu, o dönemde isyan eden kut hakkı sahibi kardeşlerin-akrabaların bu yönetim hakkını atadan kalan bir miras hakkı olarak gördüğü, neticede tarihin bir kazananlar tarihi olduğu ve kitabın ismiyle müsemma galipleri yazdığı gibi bilgiler-çıkarımlar benim için aydınlatıcı oldu. Sultan Alparslan’ın en güçlü döneminde, en güçlü anında, bir anlık boş bulunmuşluk-özgüven ile fethettiği Berzem Kalesi komutanı Yusuf Harezmi tarafından suikaste uğrayıp öldürülmesi de etkileyici anlatılmıştı.
ALINTILAR
Bu bölümde ünlü insanlardan, bilim adamlarından, kurgusal olan veya olmayan muhtelif kitaplardan alıntılar paylaşacağım. Bu bölümün maksadı sizlere bir sonraki yazıya kadar kuru kuru veda etmemek.
“Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere “eleştirel düşünme” dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafının kaynağı budur.”
Aliya İzzetbegoviç