KALABALIĞA KARIŞIP GİTMEK

Merhum Erol Güngör 4 Nisan 1983 yılında 44 yaşındayken vefat eden değerli bir aydınımız. Hür düşünen bir aklın ve hür hareket eden bir vicdanın savunucusu. Partizanlığa ve takım tutar gibi siyasi parti tutmaya karşı bir karakter. "Aydın olmanın gerektirdiği zihin disiplinini korumak isteyen kimse herkesin koşuşturduğu yere gözü kapalı dalacak yerde, sakin bir köşeye çekilerek bütün bu olup bitenlerin neden ibaret bulunduğunu düşünmeye çalışır. İyice bilir ki kendisi de kalabalığa karışıp kaybolduğu takdirde insanlara iyilik değil kötülük etmiş olur. Aydınların pek çok şey karşısında menfi ve muhalif görünmelerinin esas sebebi işte budur. En cazip ve makul görünen şeyleri bile kolay kabul etmezler. Her şeyin ilk anda göze görülmeyen mazurlarını araştırırlar. Frenklerin espirit ctirique dedikleri bu ihtiyatlı ve tenkitçi tavrı kaybeden bir aydın artık ruhları karartmaktan başka işe yaramaz." Evet, merhum Erol Hocanın da dediği gibi aydın teslimiyetçi değildir. Aydın, her söylenen sözü kabul etmez. Her duyulan sözün kalbine girmesine izin vermez. Aklına gönderilen her şeyi mihenge vurur. Eğer altın çıkarsa kabul eder, bakır çıkarsa sahibine iade eder. Onlar için elfazın süslü olması değil mananın zengin olması önemlidir. Çoğunluğa uymak, başkaları gibi davranmak, herkes gibi olmak, diğer insanlara benzemek gibi bir dertleri yoktur. Bu nedenle muhalif bir tavır içerisinde görünürler. Halbuki bu durum kuru bir karşıtlık değildir. Başkalarından farklı olma derdi ve isteği de değildir. Sadece kendi fikir dünyasında bulunanları her şeye rağmen yaşama ve savunma arzusudur. Fikir ve düşüncenin diğer somut kuvvetlerden üstün olduğunu görme ve gösterme isteğidir. Kendi yerinden insanlığa sesi yetiştiği kadar seslenme çabasıdır. Hâsılı kalabalığın içine karışıp gitmemektir.