Muharrem ayındayız ve Kerbela’da yaşanan feci hadiseyi daha iyi hissediyoruz. Yaşanan bu acıklı tarihi olayla ilgi çok sorular akla gelebilir. Eğer denilse Hz. Hüseyin haklı ve hakikatli olduğu halde neden muvaffak olamadı? Neden kader onların feci bir akıbete uğramasına müsaade etti? Bu soru ile alakalı Risale-i Nur eserlerinde yer alan cevap ile biz de cevap veririz. Hazret-i Hüseyin’in yakın taraftarları değil, fakat cemaatine katılan diğer milletlerde, yaralanmış milli gururları cihetiyle, Arap milletine karşı intikam fikri bulunuyordu. Bu nedenle Hazret-i Hüseyin ve taraftarlarının safi ve parlak mesleklerine zarar verdiler. Bu durum mağlubiyet sebeplerinden bir tanesiydi. Ancak kader noktasında bakıldığında ise bu feci akıbetin hikmeti; Hasan ve Hüseyin (r.a.) ve onların hanedanları ve nesilleri, manevî bir saltanata namzet idiler. Dünya saltanatı ile manevi saltanatı birleştirmek ikisini bir arada götürmek gayet müşküldür. Onun için onları dünyaya küstürdü, dünyanın çirkin yüzünü gösterdi ta ki dünyaya karşı alakaları kalmasın. Onların elleri geçici ve görünüş itibari olan bir saltanattan çekildi, fakat parlak ve manevi olan bir saltanata tayin edildiler. Sıradan Valiler yerine evliya aktablarına kaynak oldular. Hazret-i Hüseyin (r.a.) ve akrabasına, o facia sebebiyle hâsıl olan uhrevi netice, ruhani saltanat ve manevi terakki o kadar kıymettardır ki bu neticeye karşı çektikleri zahmet gayet kolay ve ucuz düşer. Nasıl ki bir nefer bir saat işkence altında şehit edilse öyle bir mertebeyi bulur ki on sene başkası çalışsa ancak o mertebeyi bulabilir. Eğer o nefer şehit olduktan sonra ona sorulabilse, "Az bir şeyle pek çok şeyler kazandım" diyecektir. Sonuç itibari ile görünüşte ki bir mağlubiyet altında Hz. Hüseyin’in manevi olarak büyük bir zaferi vardır.
Yorumlar
Kalan Karakter: