Halk ve onlar…
Viranşehir’de bir şehit verdik. Barış diye anırıp teröristlere tek bir kelime etmeyenler, terör şehidi çocukları görmezden gelen Berkin Elvancılar, PKK’ya cesaret veren akademisyenler. O anneyi izleseydiniz iki ağaç için ülkeyi yaktığınızdan utanırdınız belki. "Vatan sağolsun" diyerek sık sık haykıran anne, "İki çocuğum daha var. Ben onları da şehit veririm. Gönülleri hoş olmasın. Ateş burama düştü. İnşallah onlara da ateş düşer" diyerek gözyaşı dönüyor.
Bakınız hayırcılardan biri de Amberin Zaman. HDP ve PKK'ya yakın gazeteci, yani terör örgütlerini savunan biridir bu kadın. Diyor ki: “Lanet olsun yine sandık ve yine PKK. Bu işte bir gariplik var. “Hayır” cephesindeler ama “evet oylarını yükseltiyorlar. Masumlara kıyıyorlar.” Yani şehit olan insanlar, yaralananlar vs. hiç biri umurunda değil, tek derdi referandumdan hayır oyu çıkması. “Bombalarınızı referandum öncesi patlatmayın” diyor.
Bu işin neticesi birilerine göre teröre bağlı. Onlara göre terör örgütü PKK eylem yapınca hayırcılar kaybediyor, DEAŞ yapınca evetçiler. Terör eylemleri kime ne kazandırır acaba? Yitirilen canlar yok olan hayatlara bir sistemi bağlamak ne derece doğru. Dün referandum mu vardı da PKK veya DEAŞ saldırdı. Malzeme yapmak kolay ama açıklaması zor, zaten zor olanın da açıklamasını yapanı görmedim.
İngiltere ve Almanya’nın tasma bağladığı köpeklerin peşinden koşanlar, aynı ilgiyi bir şehit ailesine göstermiş mi de, sahaya inince samimi gelsinler? Onlar, iki ağaç için yabancı ajanlarla bir olup 200 lira harçlık için eylemcilik oynarlarken, milyarlarca lira bedel ödeyenler aynı safta yer almamalı bence. Terör örgütünün cenazesine katılıp gözyaşı dökenler ile terörün katlettiği masumların tarafı bir olmamalı bence.
Elitler, pastanın büyük dilimine yıllardır el koyanlar ve işçi sınıfının sırtından kazandıkları kazancı devam ettirmek isteyenler ile ezilen sınıfın duruşu bir olmamalı. Bodrum’da tatil yapıp Kürt halkını sömürenlerle, doğu ve güneydoğuda üç kuruş ekmek parası için gecesini gündüzüne katan halkın tarafı bir olmamalı bence.
İktidarı 1950'den sonra hiçbir zaman ele geçiremese de zayıf hükümetler sayesinde bürokrasideki güçleriyle ülkeyi yöneten işlerine gelmeyince de darbe yaptıranlar, ya da hükümet düşürtenler ile partileri kapatılanlar, zehirlenenler, asılanlar, darbe ile uzaklaştırılanların tarafı bir olmamalı.
Şimdi ise tüm iktidar erkinin seçiminin halka verilmesi için bir referanduma gidiliyor. Böylece en ufak sendelemede malum kesim, bürokrasi ve askeriyedeki gücü ile ülkeye ve yönetimini değiştirtemeyecek. Yoksa rejim değişiyor, padişahlık geliyor lafları hep palavra. Rejim değişiyorsa, birilerinin sultanlığı bitiyor halkın demokrasisi başlıyor. Pastadan aslan payını yiyerek halkı her fırsatta küçük görenlerin ömrü doldu. Saygılarımla.
ojide yormuş…
Bütün mahalle efendiliğiyle bilinen Ercan’ın arkasından yas tutuyor. Mahallede ölüm sessizliği ile birlikte bütün mahallelinin birbirine sorduğu; “Kaçmamış ki… Ailesinin başında, işinin gücünün başında… Yeri yurdu belli… Terörist değildi, anarşist değildi? Niye bu saatte? Niye sabahın yedisinde? Niye dükkânında değil de evinde? Niye yatakta olduğu saatte?” sorularının cevapsızlığının da sessizliği var…
Yorumlar
Kalan Karakter: