BANA DİZİNİ SÖYLE
SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
Bir Kurtlar Vadisi diye dizimiz vardı… Mafia dizisi olarak başladı, derin tarih kütüphanemiz olmuş bir diziydi. Yakın tarihin kahramanlarını ve tarihi olaylarını ve dahi yeni çıkan bir kitapta bilmem kaçıncı sayfadaki paragrafında Türklük adına neler olacak hep oradan öğrenirdik.
Hele dizinin bir Çakır karakteri vardı adamı betona gömer, botunu da Marmara Denizi’nin ortasına…
Ta öyle bir yiğitti… Ama dizideki ömrü yetmedi…. Öldürdüler…
Ve dizi film bu yiğidine Türkiye’nin her yerinde gıyabi cenaze namazı kılındı.
Bir tanıdığım eşinin maazallah adına çeker itirazı ile oğluna Çakır adını koyamayınca gitti mavi gözlü bir Sibirya Kurdu aldı, onun adına Çakır koydu…. Sırf dizideki Çakır’ı yaşatmak için…
Çakır rahmetli olsa da yerine geçen Alemdarların Polat, geride bıraktığı kıyma makinesi Memati, İnceliklerin efendisi Abdulhey, hatta Güllü uzun süre diziyi sürükledi. Allah için Çakır’ın mirasını ziyan etmediler, reytingi yere düşürmediler.
Diziye yayım gecesi olarak pavyonların, gazinoların, sinemaların, barların otomatikman dini reflekslerle iş yapmadığı Cuma gecesini seçtiler. Ve reyting üzerine reyting kırdılar…
Dizideki racon kesen kelimelerden cümlelerden yolcuya el altı kitap bile çıkardılar… Bir rivayete göre bu el altı kitap John Steinbeck'in Gazap üzümlerinden çok, Yaşar Kemal’in İnce Mehmet’inden biraz az satmıştı.
Neyse, Vadi bitti, Çukur başladı…. Çukur Mahallesi İstanbul Balat’da bir mahalle imiş. Çukur mahallesine sözü geçtiği için Koçovalılar mahallesi de deniyormuş... Koçovalılar bir aile…
Dizinin öncesini bilmiyorum hiç izlemedim ama son bölümünü izledim… Dizinin müdavimi oğlum Ünal’ın yardımı ile şu kim, bu kim diye kodlarını çözmeye çalışıyorum…
Son bölümüne doğru diziye (ve İstanbul’a) atanan bir emniyet amiri ile trafiği nasıl alt üst ettiğini, trafik polislerini ve emniyet amirliği makamını nasıl rencide ettiğini hayretler içinde izledim…
Ya böyle şey olur mu polisin askerin ateşten gömlek giydiği günlerde, 15 Temmuz sonrası yeniden diriliş yaratmak için canhıraş mücadele ettiği günlerde kamu spotu gibi bir dizi kalksın tüm trafik polisine hakaret etsin, amirliği yerlerde süründürsün derken Facebook’ta o kesim yayınlanmaz mı?
Hem de kim tarafından?
Facebookta’ki Türk Polisi sayfası tarafından…. Türk Polisi sayfası “Çukur isimli dizideki rezalet sahnenin hesabının sorulmasını istiyoruz. Kimse Emniyet teşkilatını aşağılayamaz.!”
Eyvallah…
Hemen can-ı gönülden “İtici bir sahne” başlığı ile paylaşım yaptım…
Ne yalan söyleyeyim biraz olsun rahatladım… Çünkü kimse kimseyi rol icabı da olsa böyle aşağılayamaz…
Hatırlarsınız İstanbul Zabıta Amiri zabıta memurunu arkadaşlarının gözü önünde sille tokat dövmüş ve bayılmasına sebep olmuştu… Ve o tokatları arına yediremeyip ekmek parası uğruna bayılan zabıta memuru daha sonra ‘ekmek parası uğruna davacı değilim” demesine rağmen o zabıta amiri görevden alınmıştı…
Ama dizideki Emrah amir dizideki görevine devam ediyor. Emniyet Trafik Şubesinin tepkilerinin büyüklüğüne rağmen Emrah Amir görevde… Diziciler tepkilerin büyük olduğunu görünce hemen özür ifade eden bölüm çekiyorlar. Emrah Amir hakaret ettiği trafik polisinden özür diliyor. Dilerken de “Ya biraz sinirliydim, bir eleman var bana elinden geleni ardına koyma dedi”… vs… vs…
Tabi trafik polisine haritadan yer beğendiği Digorlulardan da dünyanın en güzel yeri diye özür diliyor…
Hani deveye demişler boynun eğri, o da demiş nerem doğru… O elaman dediği ise yaratılmak istenen ve dizi vasıtasıyla vatandaşa pazarlanan Polat Alemdar’ın farklı bir versiyonu /Çakır’ı/Memati’si/ Abdülhey’i türünde yeni bir kahraman…
Diziyi izleyenler biliyor ki o elemanla konuşma sahneleri bile polisi rencide edici, yasaya aykırı…
Çukur mahallesine düzenlenen operasyondaki hal ve hareketleri alabildiğine provokatif…. Vs..vs.
Alt tarafı dizi, bununla ilgili yazı yazılır mı diyenleriniz olacaktır… Ama son yıllarda okuma alışkanlığı yerine izleme/seyretme alışkanlığı ağır basan millet olduk. İktidar da vatandaş da dizileri filmleri dizi/film olmasının ötesinde ciddiye alıyor, oralardan uzak/yakın tarihi “seyrederek” öğreniyor…
Mesela Muhteşem Yüzyıl dizisindeki olay ve sahnelerin gerçeği yansıtmadığını iddia eden o zamanki başbakanımız bugünkü cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan“ Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Biz öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi. Bunu çok iyi bilmeniz, anlamamız lazım. Ve ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimizin huzurunda kınıyorum. Ve bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum” demişti…
Filmler, diziler hayatın içinden geliyorsa, hayatımızdan merak uyandırıyor, izleniyor…
Bir zamanların Kaynanalar, Perihan Abla, Süper Baba, İkinci Bahar, Ekmek Teknesi, Çocuklar Duymasın, Çiçek Taksi, Mahallenin Muhtarları çok izlenen dizilerden Kurtlar Vadisi… Diriliş Ertuğrul… Çukur… Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olamaz gibi dizilere geldik.
Hani neredeyse bana dizini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim günleri yaşıyoruz…
Ama bu diziler bizi/kurumlarımızı nereye sürüklüyor onu tartışmıyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: