ACABA HUBB-U ALİ'DEN Mİ
BUĞZ-U MUAVİYE'DEN Mİ?
CHP tarihi, 33 Kurultay ve 14 Olağanüstü Kurultay gerçekleştirdi.
Yaşım gereği unutamayacağım ve hatırladığım ilk önemli kurultay rahmetli Bülent Ecevit’in genel başkan olduğu ve rahmetli İsmet İnönü’nün istifası sonrasında 14 Mayıs 1972’de yapılan Genel Başkanlık Seçimi Özel Olağanüstü Kurultayı idi.
Bülent Ecevitli CHP, 14 Ekim 1973’de yapılan seçimlerde uzun bir aradan sonra yüzde 33.3 ile birinci parti olurken (185 milletvekili) AP ise yüzde 29.8 ile ikinci parti (149 milletvekili) oldu.
18 Nisan 1999’da Milletvekili Genel Seçimleri: sonucunda CHP ilk kez Meclis dışında kaldı. Genel Başkan Deniz Baykal Genel başkanlıktan istifa etti. Ama 15 ay sonra tekrar genel başkan oldu.
Baykal, görüntülerinin yer aldığı kaset iddiası ile tekrar istifa etti ve yerine 33. Kurultayın tek adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan oldu.
Kılıçdaroğlu, genel başkanı olduğu olağanüstü kurultayı ile birlikte 3 kurultay. 4 olağanüstü kurultay yaşadı…
Şimdi CHP (veya Kemal Kılıçdaroğlu), Muharrem İnce’yi genel başkan yapmak için 19. Olağanüstü kurultaya “zorlanıyor”.
Sosyal Medyada bir arkadaş “CHP, AKP’yi ikiye böldü. AKP’nin yarısı Kılıçdaroğlu’nun gitmesini yarısı ise kalmasını istiyor” diye mizahi bir paylaşım yapmıştı… Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün yaptığı “Memleketini seven her CHP'li vatandaşı partisinden hesap sormaya davet ediyorum. Türkiye'nin en eski partisini Batı'daki bir avuç marjinalin oyuncağı haline getirenlerden millet hesap soracaktır” beyanatı ile mizahi paylaşımın Kılıçdaroğlu gitsin cephesinde yer aldı.
CHP seçmeni Atatürk’ün haricinde hiçbir zaman lider eksenli değil parti eksenli parti olmuştur.
Öyle ki mesela CHP seçmeni CHP Kurtuluş Savaşı komutanı ve cumhuriyetin kurucu ikinci adamı İsmet İnönü’yü genel başkanlıktan almış yerine Bülent Ecevit’i koymuştu.
İpsos Sosyal Araştırmalar Şirketi’nin 24 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında yaptığı araştırmada seçmene sorduğu «Oy tercihinizde en etkili olan unsur partinin kendisi mi, lideri mi, politikaları mı?» sorusuna; Ak Parti’li seçmenin yüzde 9’u partiye, yüzde 71’i lidere, yüzde18’i Partinin politikaları/vaatlerine diye cevap verirken CHP’li seçmenin %35’i partiye, yüzde 21’i partinin liderine, yüzde 42’si Partinin politikaları/vaatlerine diye cevap vermiştir.
Bu sıcağı sıcağına yapılan araştırmadan da görüldüğü gibi CHP, lider eksenli bir parti değildir.
Belki de bunca kurultaya ve dip dalgalarına dayanmasının temeli seçmenin demokrasi anlamında daha iyiyi arama dayanıklılığı ve kararlılığında yatmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni merdiven altı bilgilerle donanmış dezenformasyonu kaale alan seçmen değildir. Okur, düşünür, araştırır, karar verir.
Demokrasiye düşkündür.
Ülkede demokrasinin korunması ve gelişmesi için gerektiğinde demokrasi adına normal zamanlarda oy vermeyeceği partiye bile demokratik sorumlulukla oy verebilir.
Mesela MHP’nin üst düzey yöneticilerinin kasetlerinin FETÖ terör örgütü tarafından amacı çok iyi bilinen ahlaksız servislere kayıtsız kalmamış, MHP’nin seçmeninin MHP’den elini ayağını çektiğinde MHP’nin parlamentoda yer alması ‘gerektiği’ için içine sinmese bile MHP’ye oy vermişti…
Mesela daha birkaç ay önce İYİ Parti’yi seçimlere sokmama şüphelerine karşı bizzat Kemal İYİ Parti’ye 15 milletvekili takviyesi yapılarak seçimlere girilmesine imkân sağlanmıştır…
Mesela AK Parti’nin 2015 seçim beyannamesinde “Ülke seçim barajıyla ilgili yeni düzenleme yapacağız. Barajı temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkesine göre yeniden düzenleyeceğiz” taahhüdünü yerine getirmemesi üzerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tabanının demokrasi inancına güvenerek demokrasi için “0” baraj kararı ile SP’ni hem ittifaka almış, hem de kendi adayları arasında meclise sokmuştur.
Ak Parti ve MHP, 24.Haziran.2018 seçimlerinde HDP üzerinden CHP’ye ve millet ittifakındaki partilere FETÖ/PKK yandaşı propagandası yapmasına rağmen İpsos Sosyal Araştırmalar Şirketi’nin yaptığı araştırma sonucunda görülmüştür ki Cumhur ittifakının cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan MHP’nin seçmeninden yüzde 17, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçmeninden yüzde “2”, CHP seçmeninden %1 oy alırken, HDP yandaşlığı ile suçlanan Millet ittifakı ise yüzde “0” oy almıştır.
Yani İpsos Sosyal Araştırmalar Şirketi’nin itiraz edilmeyen verilerine göre yüzde 52.6 ile birinci turda cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, MHP ve HDP seçmeninin toplam yüzde 19’luk oyunu alamasa (%52.6’nın yüzde 19’u 9.99 eder) cumhurbaşkanlığı seçimleri Tayyip Beyin 42.7 alacağı oyla ikinci tura kalacak, belki de Tayyip Bey cumhurbaşkanı olamayacaktı.
İpsos Sosyal Araştırmalar Şirketi’nin CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ başlığındaki sayfada CUMHURBAŞKANI ADAYLARI HANGİ PARTİLERDEN OY ALDI? (%) verilerine bakarsak HDP+ MHP’NİN geçişen oyları seçimi birinci turda bitirmiş Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı yapmıştır.
Tekrar başa dönersek Türkiye’de yeni düzen kurulmak istenirken o düzenin uyumlu parçası haline getirilmek istenen CHP, bariz bir şekilde, sureti haktan gözükmelerle ”harici ve dahili” senkronizasyonlarla “kurultay isteyenler-istemeyenler” diye “cambaza bak cambaza” dip dalgaları ile gündemde tutulmak isteniyor.
Hani "Hubb-u Ali'den değil, buğz-u Muaviye'den (Ali sevgisinden değil Muaviye sevgisizliğinden) " diye bir söz vardır…
Bu durumda acaba cambaza bak cambazcılar, kurultay isteyenler-istemeyenler ve diğerleri CHP sevgisinden mi yoksa Kılıçdaroğlu’na duyduğu sevgisizlikten mi CHP’li vatandaşların partilerinden hesap sormalarını ve kurultaya gitmelerini istiyor?
Bunun da cevabını en iyi CHP’liler bilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: