Güney illerimizde yaşanan ve hepimizi üzen depremler inşallah dersler çıkarmamıza ve tedbirler almamıza vesile olur. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Hatay, Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da büyük yıkıma neden olan iki büyük deprem sadece bu illerimizde değil, bütün Türkiye’de, İslam aleminde ve de gönül coğrafyamızda büyük üzüntüye sebep olmuştur. Geçmiş olsun, kullar uyansın ve Allah bir daha böyle felaketlerle bizi sınamasın diye dua ederiz.
Yarın ne olacağını hiç kimse bilemez. Bütün ilimler, alimler bir araya gelse yine de ne olacağını kestiremez. Yani gaybı yalnız Allah bilir. Gayb; gözle görülmeyen, akıl, duyular, beşeri bilgi vasıtalarıyla bilenemeyen gelecektir. Bir iman meselesidir.
Bazı cemaat mensuplarının taraftarlarını artırmak, liderlerini büyük gösterebilmek için yaptıkları yanlışlar İMAN zaafiyetindendir. Hem Allah’ın azamet ve iradesine, hem de ilme terstir.
EN’AM suresi 59.ayette mealen şöyle buyruluyor;
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Onları O’ndan başkası bilemez. O karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları, içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır. (Kitap Allah’ın her şeyi kuşatan ilmi ve ‘Levhi Mahfuz’dur.)”
Hak Teala gaybın tamamını Hz.Peygamberimize, Hz.Nuh, Hz.Lut, Hz.İbrahim’e dahi bildirmemiştir. En büyük delilini de yine Kur’an dan anlıyoruz: ARAF suresi 188.ayette mealen “(Resulüm Muhammed) De ki: Ben Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık ve zarar dokunmazdı. Ben sadece İMAN eden bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”
Hz.Peygamber gaybı bilseydi Taif’e gidip taşlanmazdı. Şehit edilen 70 hafız ve öğretmeni Bir-i Mayne denilen yere göndermezdi.
O halde ilmin ışığında nerede deprem olabileceği kestirilebilirken onun ne zaman olacağını bilmek mümkün değildir. Üç aşağı beş yukarı bir zamanda olabileceğini ilim erbabı uzmanlar tahmin edebiliyor. Önemli olan bu tahminler doğrultusunda gerekli olan tedbirleri almaktır. Fay hatları ve kolları üzerine şehirler kurmamak, zemin etüdünde zayıf çıkan yerlere bina yapmamak, dere yataklarına evler kondurmamak, kullanılması gereken kalınlıkta demir, dozajına uygun beton kullanıp sağlam iyi malzeme kullanırsan depremden de, selden de, maden kazalarından da en az zararla çıkabiliriz. Zaten deprem değil binalar öldürüyor. Sel değil tedbirsizlik, göçük değil ihmaller öldürüyor. Binayı, tedbirsizliği, ihmali yapan insandır.
Teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı çevre sorunları, sanayi atıkları ekolojik dengeyi bozmaktadır. Nihayetinde toprak, su ve bitki türleri yok olup gitmektedir. Genetik bozulmalara dahi sebep olan tabiattaki bu değişimlere SOSYAL HAYAT’taki bozulmayı da eklersek faiz, enflasyon, hayat pahalılığı, israf, çekememezlik, haksız rekabet, nitelikli dolandırıcılık, güvensizlik, ekonomik krizler gibi olumsuzluklardan bir türlü çıkamaz hale geliyoruz. Bunların sebebini herkes başkalarında aramaya kalkışmamalı, bizim edip eylediklerimizin bunlara sebep olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız. Dosdoğru yol, istikamet yaradılış gayesi ortadayken yanlış yollara sapmanın maddi unsurlar yanında maneviyattan uzaklaşmamızın başımıza gelenler üzerinde etkisi olduğunu unutmayalım.
Müslümanlar olarak bereketi artıran zekatı cimrilik edip yeterince vermezsek yağmur ve kardan mahrum kalabileceğimizi Alimler beyan etmektedir. Aralarımızda yaşayan hayvanlar olmasa gökten yağmur inmeyeceğini kitabımız haber veriyor.
Ölçü ve tartılarda hileye başvuran topluluklarda kıtlık, geçim sıkıntısı başlar ve idarecilerin zulmü kaçınılmaz olur. Bu tip DEPREMLER çok daha yıkıcıdır, telafisi zordur.
Küresel ısınmanın sıcağı bizi yakmasın, kutuplar bize soğuk bakmasın, kıtlık, yokluk, ekonomik sıkıntı ve yağmursuzluk, DEPREM gibi felaketler karşımıza çıkmasın istiyorsak ARI-DURU indirilen İslam’a ve onun emrettiği ilime sarılalım. İlime sarılan bilim adamlarının uyarılarına kulak verelim. Tedbirler bizden takdir Allah’tandır.
Himmet KASAL