Yeni imal edilmiş bir nesnenin, ortaya çıkmış bir fikir akımının, insanlar için faydalı olabilecek buluş ve icatların toplum tarafından bilinmesi için reklama ihtiyaç vardır.
Reklam hazırlandığı objelerle, tanıtımdaki cazibesiyle kişilerde merak uyandırmak üzerine kurulmaktadır.
Günümüzde reklam, yazılı ve sözlü basının, görsel medyanın, sosyal medyanın, karayolların da kavşak noktalarına yakın yerlerin havaalanlarında, gemilerde, tren istasyonlarında maçların oynandığı spor salonlarıyla, stadyumlar gibi daha nice yerlerde kendini hissettirmektedir.
Maksat;
* kalabalıkları etkileyerek daha fazla mal satmak,
* benimsenen fikirlerin daha fazla kişilere ulaşmasını sağlamak,
* siyasi partilerin taraftarlarını seçmenini artırmak... gibi şeyler olunca doyumsuz dünyanın daha da fazlasını istediği bir sektör oluşturuyor.
Televizyonların, sosyal medya platformlarının, gazetelerin, dergilerin yaşamasını sağlayan başlıca unsurlardan biri reklamdır.
Onun için özellikle seçim zamanları, medya sahipleri için harman zamanıdır. Siyasetçiler için para harcama, yazılı ve görsel dünya için para kazanma zamanıdır.
Çeşitli algılar oluşturularak seçmenleri etkileyerek taraftarını artırmakta reklamların payı büyüktür.
Seçmen derken sadece oy kullanacak mükellefleri anlamamak lazım. Neticede bir ürün, bir fikir satılmayı, beğenilmeyi, kabul görmeyi bekleyen seçici kitle için reklama çıkmıştır. Yani muhatapları onu seçip alacak olan seçmenlerdir.
Önemli olan gerçeklerin reklam edilmesidir.
Mesela çocuk bezi reklamındaki hedef kitle anneler olurken, reklamın etkisiyle küçücük çocuk bana şunu al, beni şununla sar diyebilen durumlar ortaya çıkabilmektedir.
Bizim televizyon reklamlarında karşılaştığımız ilginçlikler şöyledir:
İzlenen on reklamdan hemen hemen 7 tanesi kadın kozmetik, şampuan, çocuk ve kadın bakım ürünleriyle ilgilidir. Bu sektörlerdeki firmaların %90'a yakını küresel sermayenin kontrolündeki firmalara aittir.
Söz konusu firmalar kazançlarına kazanç katmak için Müslüman Türk milletinin hassasiyetini gözetmemektedir. Kendi kültür ve pisliklerini fütursuzca reklamlarında yaygınlaştırmaktan, çekinmiyorlar.
Önceleri birazcık tepkiyle karşılaşan bu reklamlar alıştıra alıştıra biraz daha açık saçıklığı olağanmış gibi sunmayı belli ki bir program dahilinde yapıyorlar.
Onların bu reklamlarını gören bizimkiler de hiç düşünmeden balıklama onları taklit hastalığına yakalanıveriyorlar
Diğer reklamlarımız da; eskiden dayanıklı tüketim malzemeleri denilen ve gerçekten de bir müddet dayanan (buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası) ama şimdi elektronik mutfak gereçleri denilerek 3-5 yılda hemen yenilenmeyi gerektiren malzeme reklamları... Bunlara cep telefonlarını ekleyebilirsiniz.
- Hazır yiyecek sektöru - Cipsler, pizzalar, Mc.Donalds’lar…
- Kola gazlı içecekler
- Mobilya sektörümüz ki yerliliğiyle gurur duyduğumuz reklamlar genellikle bunlardır.
Konu hakkında ilgililerimiz, devlet yetkilerimiz, RTÜK, Diyanet, siyasi partilerimiz hiç düşünmeyecek mi? demekten kendimizi alamıyoruz, Örtüden, pırtıdan soyutlanmış, cahiliye toplumu kadınlarına özentinin yeniden hortlatıldığı bir toplumun yolunda mıyız? Duyarsız, nemelazımcı toplum olarak nereye kadar gidebiliriz?
Kadını cinsiyetinden dolayı sömüren, küçülten, paranın, şöhretin, kısacası şeytanın esiri haline getiren bu REKLAM'lara bir çare düşünülmeyecek midir?
Yaradılış gayemizi yeniden yeniden yeniden hatırlayıp kendimize çeki düzen verelim desek, paylaşılmayı bekleyen reklam yapmış olur muyum bilmem ama en hakikatli reklam budur, semalarda bayrağı, minarelerde ezanı eksik etmemek kadar İNDİRİLEN İSLAM’A saygılı olmayı kendine dert edinenler çok az da olsa vardır. Millet Davası ve Millet Partisi, parti taassubuna düşmeden siyaset anlayışının Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne, insan hak ve hürriyetlerine saygılı, adaleti önde tutan anlayışlara destek verir.
Ha bir de sunu söyleyeyim: Reklamlar kızdırıcı olup ana programları geçmemeli.
Nice zaferlerin kazanılacağı başlangıçlara ilham olması dileğiyle 30 Ağustos Zafer Bayramınızı kutlarım.
Himmet KASAL