DEVLET GELENEĞİMİZ ÜZERİNE!
Tarihin bilinen en eski milletlerinin hemen başında Türk milleti gelir.
Yine tarihe adını yazdırmış 16 Türk devletinin Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsunda yer almasının anlam ve önemi büyüktür.
Zaman ilerledikçe Hakanların yerini, Sultanlar, Padişahlar, Devlet Başkanları ve de Cumhurbaşkanları, emir, melik, vezirlerin, yerini de bakanlar almıştır.
Devlet, kalıcı ve temel olandır. Milleti yönetmeye talip olanlar sık sık veya biraz seyrek de olsa değişebilir, aslolan milletin huzur, refah ve sağlıklı gelişmesini sağlayacak iktidarların bu vazifeyi yapabilecek ehliyet, liyakat ve hazırlıklı olmalarıdır.
İletişimin baş döndürücü hızla geliştiği ve gündemlerin hızına yetişilemediği, böyle atmosferlerde, adaleti elden bırakmadan, ileri güçlü mutlu insanlar ülkesi haline gelebilmek, akabinde de bunu koruyabilmek başlıca amaç olmalıdır.
Bu amacı sağlayabilmek için siyasi partiler kuruluyor programlarını, teşkilatlarını, devletin idaresi noktasında yarışa hazırlanıyorlar. Ülkemizde siyaset paralı ve pahalı olduğu kadar şeffaflıktan da uzak cereyan etmektedir.
2017 yılından itibaren yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde milletvekillerinin etkinliği kalmamıştır. Üstüne üstlük sayıları da artırılmıştır.
Az bir süre milletvekilliği yapanlar, emekli olabilmekte, emekli, milletvekilleri de yeniden milletvekili olarak seçilerek çifte maaşı durumuna gelmektedir. Etkinliği olmayan bu vekiller meclisin yarısını teşkil etmektedir. Vekillere tanınan hak ve kolaylıklar, okullarda okuyan öğrencilere, dar gelirliye, çiftçisiyle, emekliye, esnaf ve sanatkara gösterilmemektedir. Bu durum devlet geleneğiyle bağdaşmamaktadır.
Devletin yönetimi hükümet eliyle yapıldığına göre, yapılacak eleştiriler de milletin menfaati gereği bakanlıklara yönelik olacaktır. Bakanlar, görevlerini layıkıyla yapmazlarsa boşuna o makamları işgal etmemelidir.
Örneğin, vatandaşların zorunlu ve parasız eğitim hakkı var iken Milli Eğitim Bakanlığı " Okullar olmasa milli eğitimi ne güzel idare ederiz" aymazlığına düşmemeli.
İtibarı yükseltilmiş öğretmen alımlarını, yurt kontenjanlarını artırmalı, öğrencilere en azından bir öğün yemek ikram edebilmeliyken bunu yapmayıp öğrencileri özel okullara yönlendirmemelidir.
Yine vatandaşın sağlık hizmetlerinden adil yararlanma ve sağlıklı yaşama hakkı vardır. Kanser hastalarında, SMA hastalarında, göz ve diş hastalarında büyük zorluklar yaşanmaktadır. Hem paralı, hem de yeterli denetim ve kontrolün yapılamadığı özel hastanelerde yaşananlar Sağlık Bakanlığının varoluş sebebini şüpheye düşürmekte devlet geleneğine uygun düşmemektedir.
Sınırlarımızdan kaçak göçmen girişleri engellenemiyorsa, Yunan botları Datça kıyılarına çıkıp birilerini alıp gidiyorsa sorumluluk vatandaşta değil idareye talip olanlardadır. Sınırlarımızdan mayınların kaldırılmasından sonra kontrolü zayıf mülteci akınına uğramamız anlamlıdır. Demografik yapımızı değiştirecek, ileride müşkülle karşılaşma ihtimali yüksek olan bu sorunu gözden uzak tutmak devlet anlayışıyla bağdaşmaz.
Batı'nın ve ABD'nin teşvik ve gazıyla Türkiye' nin varlık ve bekası kirli siyasete kurban edilemez.
RTÜK diye bir devlet kuruluşumuz var. Ahlakın yerle bir edildiği dizilere nasıl seyirci kalabiliyor. Televizyon dizilerinde, özellikle de reklamlarda çıplaklığın, teşhirciliğin, aldatma, ihanet ve çarpık ilişkilerin adeta zirve yaptığı zamanımızda, RTÜK'ün varlık sebebi nedir? Buralarda başlayan ahlak edep erozyonları üniversite hastanelerinde, üniversite ve okullarımızda, kamu kurum ve kuruluşlarında dalga dalga yaygınlaşmaktadır.
Menfaatlerine hizmet edecek güdülebilecek toplum isteyen millet düşmanlarına bu fırsatı verenler, kendi gelecekleri yanında koskocaman bir milletin kaderiyle oynadıklarının bir an önce farkına varmalı, kendine gelip Devlet geleneğinin gereklerine dönmekte acele etmelidir.
Milletim UYAN çağrıları karşılığını buldukça Devletimiz yaşayacak, düşmanları kahrolacaktır.
Himmet KASAL