Dünya ve insan yaratıldığından beri var olagelmiş kavramların başında Davet ve İcabet gelir. Hz. Ademden başlayarak adı Kur’an’da zikredilsin, edilmesin sayıları 124 Binlerle ifade edilen ve Hz. Muhammet’le noktalanan bütün Peygamberlerin yaptıkları DAVET’TİR. Bir olan Allaha inanmaya, dosdoğru olmaya, özü sözü bir olmaya, yaptığımız bütün fiillerin hesabının verileceğini bildiren davettir.
İnsanlık tarihi DAVET ve İcabetin ana konu olduğu bir süreçtir denilebilir. Davet, Hak Teâlâ’nın elçiler (Resuller) vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Davet bizim kültürümüzde de en geniş anlamıyla yerini almıştır. Nişan merasimi yaparız; davetiye bastırırız, Sünnet töreni, Düğün töreni, işyeri, fabrika temel atma, hizmete açma, siyasilerin il ilçe kurultayları, mevlit ve anma programlarına davetler ve daha niceleri… Davetin arkasından yapılan etkinliğe katılımın çok olması davet sahibinin hoşnutluğuna sebep olur. Bu basit kolay ve anlaşılabilen bir durumdur. Daha derin ve hepimizin kavramasını beyan buyuran Yüce Allah’ın davetine ne kadar icabet edebiliyoruz? Sorusuna huzurla cevaplayabiliyor muyuz?
Davete yeterince icabet edememe inançsızlığın tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır. Hak davet yapıldığında buna icabet etmeyenler, karşısında durarak batılı savunma girişiminde bulunmuşlardır. Hak- Batıl mücadelesi kavgaların, savaşların, esaretlerin, ölümlerin, köleliklerin menşeini oluşturmuştur. 19. Yüzyıldan itibaren karnımızın doyması sırtımızın pek olması kapitalizmin’de sosyalizmin’de vaadi idi. Bu gelişmiş denilen ülkelerde gerçekleşmiştir. Ama sorunların, sadece karın doyması ve sırt pekliğiyle giderilmediğini de ortaya çıkardı. İnsanlar bedenen obezleşti, ruhen çöküntüye uğradı. Demek ki sorun sadece maddenin doyması değil; asıl önemli olan mananın doyurulmasıymış. Sigaranın, alkolün, uyuşturucunun yaygınlaşması bunun eseridir. Ötenazi, yani kendini öldürme ve öldürtme girişimleri, ahirete inanmayıp cesedini yaktırıp küllerin küçücük kutulara koydurup toprağa vermeleri, manevi boşlukların insanı ne kadar tahrip ettiğini anlatmaya yetmez mi? Batı ülkelerin çoğunda vaftiz(günah çıkarma) kilisede yapılıyor, düğün kilisede yapılıyor, cenaze de kiliseye getiriliyor. İtikatlarının bazı yönlerini uyguluyorlar. Bazı yönlerini bırakmışlar. Bu arada ateist bir insan, kendi keyfi arzusuyla Hristiyan olmayı tercih edebiliyor. İpine sımsıkı sarılacağımız İslam devleti dururken boşluğu başka mecralarda arayan bizim toplumumuzda da çok farklı değil. Necip Fazıl rahmetlinin meşhur şiirinden bir parçayı aktarırsak neşterin yerini bulmamıza yarayacaktır.
“Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: elinde teşbih ağlıyor babaannem,
Orta kat: vals oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: kız kardeşimin tamtamda çığlıkları,
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim.
Buyurun ve maktaından seyredin işte evim …
Davete icabet etmemenin ortaya çıkardığı durumun çaresi DAVETE icabettir.
DAVET 30 Ekim Pazar günü saat 14’de Afyon Lisesi Konferans salonunda Kurucu Genel Başkanı Merhum Hemşehrimiz Bilge Lider Aykut Edibali’nin Millet partisi İl kurultayı yapılacaktır. Yeni Genel Başkanı Sayın Hukukçu Cuma Nacar’ın da onurlandıracağı kurultaya genç, yaşlı, bayan bütün Afyonlular davetlidir.