YİĞİTBAŞI'NDAN CEVİZ HİKÂYESİ

Afyonkarahisar mebusu Demokrat Partili Gazi Yiğitbaşı 15.11.1950 Tarihli TBMM Genel Kurulunda, Türk dili namı altında dilimize karıştırılan yabancı kelimeler hakkında Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’ye sözlü soru yöneltir. Türk dilinin korunması için hükümetin ne gibi tedbirler aldığını sorar. Birçok ecnebi ve uydurma kelimelerin Türk dili namı altında dilimize karıştırılmak suretiyle dilimizin tamamıyla bozulmakta olduğu ve baba ile evlâdın bile anlaşamaz hale geldiğini ifade eder. Dilimizde yapılan kasti tahribata ve bilinçli yozlaştırmaya dikkat çeker. Genel kuruldaki konuşmasında bir ceviz hikâyesi anlatarak maksadının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. “Bir ceviz hikâyesi aklıma geldi: Türk, Türkmen, Tatar bir araya geliyorlar. Bunlardan birisi diyor ki; bizim lisanımız çok zengindir. Öbürü diyor ki; hiç de değil, sizin lisanınız; bir çuval cevizin çıkardığı sese benziyor, hiçbir şey anlaşılmaz diyor. Şimdi bizim dil mütehassısları bu bir çuval cevizin içine ayrıca yemiş ve muşmula doldurdular ve karıştırdılar, tasavvur edin, bu halita ne hale gelir? Tabiî ki birbirine karışır, tefessüh eder. Bunu bu halden kurtarabilmek için yeniden ayıklamak ve yıkamak lâzımdır.“ Türk dili konusunda dikkatli ve çok hassas olan Gazi Yiğitbaşı hükümetin bu yönde bir çalışma yapmasını talep ediyor. Türk dilini korumanın milli bir mesele olduğunu hatırlatıyor. Bugün geldiğimiz noktada özellikle gençlerimiz kendisini ifade edecek kadar bile bir kelime hazinesine sahip değil. Uyduruk ifadeler ve kısaltmalarla birbirine hitap ediyorlar. Söylemek istediğini karşılamayan yabancı kelimeler lisanına yerleşmiş. Türk lisanının zenginliği bildirilip gösterilemediği için yabancı lisanlardan dilimize giren uydurmacalar günlük konuşma haline gelmiş. Acilen Türk dilini kurtarma seferberliği yapılması lazım. Yiğitbaşı ailesinin bir ferdi olan Valimiz Kübra Yiğitbaşı da ilimiz dahilinde “Türk Dili Duyarlılığı” veya uygun görülecek bir isim altında bu konuda etkinlik ve faaliyetler gerçekleştirebilir ve bu konuyu Gazi Yiğitbaşı’nın bir vasiyeti olarak değerlendirebilir.  Önermesi bizden...