Mısır firavunları benlik, gurur ve büyüklenme hususlarında o kadar ileri gitmişlerdi ki kendilerini her şeye güçleri yeten –haşa- birer ilah gibi görüyorlardı. Bu nedenle kendi şahıslarından daha güçlüsü olamazdı. Bütün dünya ve içerisindekiler kendi şahıslarının kul ve köleleriydi. Musa’nın (as) söylediği gibi bir Yaratıcı varsa onu neden göremediklerini düşünüyorlardı. Firavun -alaycı bir tavırla- Musa’nın Rabbini görelim diyerek Hâmân’a emir vermiş ve büyük bir kule inşa etmesini istemiştir. Kim bilir belki de o dev piramitlerin biriside bahsedilen bu kuledir. Ancak Hâmân’ın kulesine çıkanlar sadece o döneme mahsus değil. Burnu havada nice insanlar bu kulenin basamaklarını çıkıyorlar. Sadece ben bilirim, ben yaparım, ben söylerim diyenler. Benim fikrimden başkasını, fikir bile saymam anlayışında olanlar. Hiçbir zaman yanlış yapmayacağını ve hiçbir kusuru olmayacağını düşünen ve kendini mükemmel karakter olarak tanımlayan tipler. Kendisini yenilmez, mağlup olmaz ve hiçbir hataya düşmez zannedenler. Boynunda bir akrep var denilse o benim akrebim kime ne diyenler. Şan-şeref ve şöhret peşinde koşarken kendi aslı ve özünü ve nereden geldiğini unutanlar. Övgü, sena ve alkışlara alışan sahne önü insanlar. En sonunda ise kendi elleriyle yaptıkları kulenin başından düşen ve düşerken de ortada tutunacak yer dâhi bulamayanlar. Yani tamamen sıfıra inenler. Nasıl düştüklerini bile anlayamadan baş aşağı yere çakılanlar. Geriye ise ecdadıyla ve mülk-ü Mısır ile iftihar eden ve kabir kapısında o iftiharı sönen bir Firavun kadar iftiharı kalanlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: