SAĞ OL, SELAMIN GELSİN
İster anne olun ister baba…
Evlat en uzun süren ve emekliliği olmayan emektir.
Evlat endişedir, hüzündür, mutluluktur, meraktır, neşedir, hüzündür. O öksürür, sizin ciğeriniz ağzınıza gelir. O tebessüm eder, yüreğinize cemreler düşer.
Yapmayacağınız şey yoktur evlat için…
Yemezsiniz yedirirsiniz, içmezsiniz içirirsiniz, giymezsiniz giydirirsiniz… Onların hatırı için/rızkı için köpekle bile aynı sofraya oturursunuz. Onlar mutlu olsun diye yüreğinize sinmeyen çok sıkıcı olaylara bile bile lades der katlanmak zorunda kalırsınız.
Akşam yorgun argın eve geldiğinizde yanaklarınızda dolaşan minik eller günün çilesini unutturur.
Bu yüzden baba olmak meşakkattir, emektir.
Gurbetten döndüğümde rahmetli babam mektup yazmıyorsun diye sitem ettiğinde fırsat olmuyor be babam derdim. O heybetli duruşunu bozmadan daha sonra en derininden gelen sesle; Eh! Ne yapalım sağ ol selamın gelsin derdi…
Sağ ol, selamın gelsin… Bana kızıyorsan da, öfkeleniyorsan da, işlerin çoksa da, sitem de ediyorsan, her ne hal durumdaysan yeter ki sağ ol, ama ihmal etme bir şekilde sağ olduğunu hissettiren selamını eksik etme demek olduğunu ne zaman anlıyorsunuz; baba olunca…
Dün yine beş babanın, beş annenin yüreğine ateş düştü…Anaların yüreği yangın yeri oldu…
Kardeşler perişan oldu… Dün 5 gencimiz daha şehit oldu… Dün analara babalara gelecek selam sonsuza kadar kesildi.
Cenk Koray ölen oğlunun ardından yazdığı mektupsal şiirde diyor ki:
Sizin hiç canlı canlı kolunuzu kestiler mi?
Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?
Demir tokmakları, başınıza başınıza indirdiler mi iri yarı adamlar?
Gözü dönmüş birileri kırdılar mı parmaklarınızı? Tel örgülere takıldı mı sırtınız yerlerde sürünürken?
Birisi gelip kolunuzu kıvırdı mı arkaya, zorlayarak çat diye kırıverdi mi?
Çaresizlik denilen çaresi bulunmayan tek gerçek sarıldı mı boğazınıza?
Adamın biri gelip iki gözünüze iki parmağını sokup, kör etti mi sizi?
Büyük değirmen taşlarını getirip koydular mı üzerinize, sırt üstü yatarken?
İyice bilenmiş bir bıçağı böğrünüze sokup çevirdiler mi 360 derece?
Ayağınız kayıp yola düştüğünüzde, bacağınızın üzerinden hiç kamyon geçti mi?
Su diye size uzatılan bardağı kafanıza diktiğinizde içinde asit olduğunu fark ettiniz mi?
Demir bir çubuk boğazınızdan girip boyunuzun arkasından çıktı mı hiç?
Yolda sessiz sakin yürürken, aniden birisi gelip suratınızın en ortalık yerine muhteşem bir yumruk savurdu mu?
Balkondan düşen koca bir saksı tam kafanızın ortasına indi mi?
Evinizin alev alev ateşler içinde yandığını seyrettiniz mi?
Bir insanın sel suları içinde çırpına çırpına can verdiğini gördünüz mü?
Veya bütün bunları görmemiş, yaşamamış bile olsanız, biraz düşününüz.
İşte bunların hepsi bir anda, benim başıma geldi” diyor ve mektubunu şöyle bitiriyor: Her şeye tahammül edebiliyor insan. Allah böyle bir sabır vermiş kullarına. Ama tahammülü mümkün olmayan bir tek şey var; senin sevginden mahrum olmak… Bunu hissedememek… İşte ölmeden bu öldürüyor insanı…
İşte bir babayı ölmeden öldüren şey budur: Yaşam kaynağı yegâne sebepten gelecek selamın kesilmesi… İşte bundandır babalar ancak yıllar sonra anlamını çözebileceğiniz derinden gelen sesle sağ ol selamın gelsin sözünü söylerler…
Şehitlerimizi rahmet anıyor, yüreği yangın yeri olan analara babalara sabırlar diliyorum…
Yorumlar
Kalan Karakter: