Organ bağışı ve kanunlar
Organ nakli konusu ülkemizin sosyal yaralarından biridir. Sağlık çalışanları ve hükümet organ bağışı için çalışsa çabalasa didinse de kişi organlarını bağışladığında bağışlamış olmuyor. Eğer ailesi onay verirse ancak öyle bağışlanabiliyor. Maalesef bu durum da ciddi bir bürokratik işlemi ve kolayca olabilecek bir bağışı bizim hükümetimiz uygulamaları ile zorlaştırıyor. Oysa bu zorlaştırılacak hiçbir işlemle kıyaslanamaz.
***
Bu durum yüz binlerce insanımızın hayatını olumsuz etkiliyor. Bir can bir umut bekleyen insanlar bürokraside ve kurallarda tıkanıyor. Oysa sevdikleriniz kaybettiğinizde bir daha görecek misiniz? Ya da bir insan karaciğerini kaç kez görmek istemiştir? Midenizi hiç merak ettiniz mi? Peki ya akciğerleriniz?
Dalağınız veya böbreğinizi düşündünüz mü? Bence hiç birini düşünmediniz. Sırf nefsiniz hayır dedi diye bağışlamıyor veya bağışlatmıyorsunuz. Ya da bir çok kişi ciddi manada bilinçsiz.
***
Şöyle ki yıllar önce Devlet Hastanesinde organ bağışı standının önünde tahminen 6 kişiyle röportaj yaptım. Sorduğum soru “organlarınızı bağışladınız mı? Organlarınızı bağışlamayı düşünür müsünüz?” olmuştu. Aldığım cevapları ise aynen yazıyorum:
- “Benim organlarım bana zor yetiyor…”
- “Bende her türlü hastalık var, niye vereyim…”
- “Vay anam ben korkarım, ölünce karar vereyim…”
- “Çocuklarıma sormadan bir şey yapamam…”
Cevapları görünce yazmak isteyip de yazamadıklarımı düşüneceksiniz ama bu iş böyle olmamalı. Bence çözüm olarak Organ ve Doku Nakli Kanunundaki maddelerin “müracaata dayalı gönüllülük” yöntemi yerine acı çekenlerin, gün geçtikçe eriyenlerin, hayatını kaybedenlerin halleri göz önüne alınarak ölmeden önce aksini belirtmeyen herkesin tüm organlarını bağışladığı kabul edilmeli. Kanunlarda “Otomatik Organ Bağışı” yöntemine geçilecek şekilde güncellenme yapılması gerekiyor. Çünkü bu zorunlu ve acil bir ihtiyaç. İnancımız da buna müsaade ediyor. Peki engel olan ne?
Yorumlar
Kalan Karakter: