MHP eski İl Başkanı Ahmet Zeki Ertürk, kendi dünyasında bilgisine, görgüsüne, siyasi birikimine teveccüh gösterilen ve MHP’nin şahsına münhasır teşkilatlanma yapısına ve duygusal bağlılığına bağlı bir kişidir.
Böyle tanınır, böyle bilinir.
Sosyal medyadan da arkadaşımdır.
Bu vesile ile paylaşımlarını, yorumlarını dikkatle okur, ilgiyle izlerim, zaman zaman da yorumlarımla katılırım paylaşımlarına…
Bunların haricinde de derin bir duygusal dostluğumuz vardır.
Ahmet Zeki kardeşim, sosyal medyada yaptığı son paylaşımında ‘ülkücü’ arkadaşlarına şöyle sesleniyor, daha doğrusu seslenişi ile tartışma ortamı açıyor: MHP ve Devlet Bahçeli’nin yeni anayasa ve başkanlık sistemi yaklaşımlarını bir de şöyle değerlendirsek: İnanıyorum ki ülkücü kardeşlerimiz ülkemizin şu an ki durumunu kaygıyla takip etmektedirler. Müttefikimiz Amerika ve Avrupa birliği ülkeleri her yönden Türkiye’yi sıkıştırmakta ve bu amaçla her türlü terör örgütünü desteklemektedir. Sınır komşularımızın hemen hemen tamamıyla problemlerimiz var. Terör örgütlerinin dinlisi dinsizi ülkemizde faaliyetlerini yoğunlaştırmış durumda. Bu gerekçelerle daha önce ki yazılarımda milli mutabakat hükümeti talebimi belirtmiştim. Ne var ki CHP‘nin sadece muhalefet etme ve karşıtlık üzerine geliştirdiği siyaset anlayışı, böyle bir hükümet modelinin gerçekleşmesine engel teşkil etmektedir. Halbuki yukarı da belirttiğim problemlerin aşılması geniş tabanlı bir siyasi mutabakat ve destek gerektirmektedir. Bu çerçeve doğrultusunda bakıldığında;
1-özellikle ABD ve AB ülkelerinin ülkemize düşmanca tavırları doğru bir tespit değil mi?
2- ABD ve AB ülkeleri terör örgütlerini ülkemize karşı destekledikleri doğru değil mi?
3-15 Temmuz da yapılan FETÖ PDY darbe girişiminin ABD destekli olduğu su götürmez bir gerçektir. Pekiyi ABD bu örgütten desteğini çekti mi? Yani yeni bir darbe teşebbüsü bertaraf edildi mi? vatan söz konusu ise hangi ülkücü siyasi kaygı taşıyabilir?
Lütfen bu soruları kendinize sorun ve Sayın Bahçeli’nin desteğini bir de böyle sorgulayın.
Ahmet Zeki Kardeşimin bu paylaşımını okuduktan sonra özetle Devlet Bahçeli’nin anayasada düzenlemeler yaparak AK Parti’nin (ve özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın) sürekli gündeme getirdiği başkanlık sistemini ani bir refleksle referanduma götürme politikasının MHP içinde yarattığı hayal kırıklığı ve yarılmayı gördüğünü ve MHP’nin nevi şahsına münhasır teşkilatlanma yapısı içindeki ‘lider’e itaat ilkesi doğrultusunda bir ülkücü olarak kendine görev çıkartıp tabanı toparlamayı hedeflediğini görüyorum…
Zaten yukarıda altını çizdiğim “ ……inanıyorum ki ülkücü kardeşlerimiz ülkemizin şu an ki durumunu kaygıyla takip etmektedirler….” Cümlesinden de anlaşılacağı üzere bu paylaşımını direkt ‘ülkücü camiaya’ yapmaktadır. Ve yorumlara katılanların tamamı da ülkücülüğe gönül vermiş, o alanda görev almış kişilerdir.
Ben bu yazıyı yazdığım süreçte Ahmet Zeki Kardeşimin bu paylaşımına 37 kişi duygu ifade eden simge koyarken 24 kişi de yorum yaparak katılmıştır…
Gazeteci olarak Ahmet zeki kardeşimin bu paylaşımından yola çıkarak anlıyoruz ki: MHP tabanı büyük bir yarılma yaşamakta Devlet Bahçeli’nin başkanlık sisteminin yolunu açacak siyasi refleksine/kararına katılmamakta hatta eleştirmektedir.
Bununla beraber zaman zaman sohbet ettiğim birçok MHP arkadaşım da partinin böyle derin yarılma yaşamasından rahatsız olmakta ve bu rahatsızlığın müsebbibi olarak Genel Başkan Devlet Bahçeli’yi göstermektedir.
Öyle ki bugün yönetici statüsünde bulunan ve yöneticilik yapmış olan birçok arkadaşım benim de içime sinmiyor ifadesini kullanmaktadır…
Olayı MHP kadroları dışına çıkartıp Nisan ayında içinde yapılacak olan anayasa referandumuna getirecek olursak: Bir partinin tabanı eğer inanmadığı bir paketi önüne “Genel Başkanı bile getirse“ bunu reddeder.
Bu reddiyeyi Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu dayatması ile yaşamıştık…
Ezcümle; halkın (ve siyasi partilerin tabanının) gördüğünü siyasiler (ve liderler) göremiyorsa ortada bir yanlışlık ya da bir eksiklik olduğunu da göremiyorlar demektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: