EN DOĞRU PROPAGANDA HAYR-ÜL EVSATUHA
Önce şöyle yakın çevremizde basına yansıyan haberlerden derleme yapıp, sonra maksada gelelim.
** ** **
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu radyoda bir konuşuyor ki pir konuşuyor… Referandumun özü olan başbakanlığın kaldırılmasından devlet ve hükümet yönetiminde tüm yetkilerin cumhurbaşkanlığı giydirmeli başkana verilmesinden bihaber…
Bu dil sürçmesi, hata, gaf veya pot kırma değil… Israrla yanlışın açıklanması; hafıza gitmesi yani demans… Yani zihinsel becerilerin zayıflaması durumu… Kimse bu durumdan evet veya hayır sağlamaya kalkmasın, liderler fani, kurumlar bakidir.
** ** **
Başbakan Binali Yıldırım’ın Bolu’da, Bolulara, Bolu Beyi’nin torunları diye hitap etmesi… Cehalet değil… Zihin yorulması da değil… Kimse bu durumdan evet veya hayır sağmaya kalkmasın… Sadece dil sürçmesi… Liderler fani, kurumlar bakidir.
Ama Bolulu olup da zalimin torunları hitabına alkış tutulması… Varrr ooolll, nurrr ooolll denmesi… İşte gerçek demans bu… Gerçek zihin yorulması bu…
Lakin hani derler ya namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz… Durum aynen bu… Adamın gözü ‘evet’ de veya ‘hayır’da değil.
Hani hiç bir şeye karışma, suya sabuna bulaşma kim ne derse he de gitsin tarzında memurlara salla başı al maaşı tavsiyesi vardır ya; tıpkı onun gibi… Sanki almış yevmiyeyi, kellebaşı kalabalık olmaya amele olmuş, kim ne söylerse söylesin kulağını konuşana, konuşmalarındaki içeriğe değil mesainin bitimi için saate dikmiş… Bravo mu? Alsana bravo… Şak şak mı, al sana şakşak… Haykırış mı, al sana yaşasın demokrasi… Klişe beddua mı, kahrolsun vesayet…
İşkembe-i kübradan sallamanın sermayesi ne ki?
** ** **
MHP’nin gençlik örgütü Ülkücüler…
BBP’nin gençlik örgütü Alperenler…
MHP Genel merkezi evetçi, Ülkücü gençlik hayırcı…
BBP’nin genel merkezi evetçi, Alperenler hayırcı…
Hayırcılar en zirvelerden terör örgütü ile birlikte iş tutmakla itham edilip “hain” ilan edilirken, hainliklerinin milliyetçiliklerinden kaynaklandığını söyleyen bu gençler yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar türü polemiğe girmiyorlar cevabı yine başbuğları Alpaslan Türkeş’in sözleri ile veriyorlar: Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir.
** ** **
Önce Almanya, sonra Hollanda… Bakalım yarın hangi ülke? Avrupa ile hükümet arasında gerginlik var… Hükümetin temsilcilerinin hangi ad altında olursa olsun ülkelerinde propaganda yapmalarını istemiyorlar…
Almanya’nın toplantı engellemelerinden sonra Hollanda’nın da aynı tür engellemelere girme kararına Cumhurbaşkanı: Senin uçakların Türkiye'ye nasıl gelecek göreceğiz. Bunlar siyaset ve diplomasi bilmiyorlar. Bunlar korkak, Nazi kalıntısı, faşist! diye cevap verirken Başbakan; “Ey Avrupa, lütfen Türkiye'nin içişlerine, siyasetine burnunuzu sokmayın, taraf olmayın. Taraf olursanız bunun halk hesabını size sorar. Bizi Kurtuluş Savaşı'nda durduramadılar şimdi mi durduracaklar. Biz bunları yaparken hızımızı kesiyorlar, engeller önümüze çıkarıyorlar. Engellere rağmen yılmadan engelleri aşa aşa bugünlere geldik. 16 Nisan'da kuracağımız yeni hükümet sistemi ile birlikte Türkiye artık engellemelerden, ayak bağlarından kurtulacak. Bundan sonra hız kesmeden yoluna devam edecek nereye Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ilerlemeye devam edecek” diyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise “Asla doğru değil. Demokrasiyi savunanlar böyle bir şey yapamazlar. Hem 'demokratım' diyeceksin hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanının uçuş iznini iptal edeceksin. Asla bunu doğru bulmuyoruz, yanlış" diyor ve ardından CHP’nin tüm yurt dışı programlarını iptal ediyor…
** ** **
Anketler…
Referandumun gidişatını haber vermeye yönelik olması gereken anketler referandumun kaderini değiştirmeye yönelik olmuş. İki şirketten bir tanesi son yaptıkları anketi %59 E/%41 H verirken diğeri %42.4 E / % 57.5 H olarak veriyor. Millet de hayr-ül Evsatuha (her şeyin ortası hayırlıdır) deyip anketlerin ortalamasını alınca bu sefer de ortaya kafa kafaya bir durum çıkıyor/çıkartıyor.
** ** **
Tüm gayretler mutlak güç egemenliği milletin iradesi ile ele geçirme/vermeme üzerine kurulu…
Ben 17 Nisan sabahına bakıyorum, evet de çıksa hayır da çıksa hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Ama biz Atatürk’e inanmış bir nesiliz… Merdiven altı hurafelerle değil, O’nun yıllar sonrasını gören söylemleri ile büyüdük.
Başbakan Binali Yıldırım’ın Avrupa’ya yaptığı hatırlatmada olduğu gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ilerlemeye devam edecek…
Cumhuriyet kurulurken bazı şakşakçı milletvekilleri güya Atatürk’ü övme adı altında kendilerini pazarlarken Atatürk'ün başkan olmasını istiyorlar. Atatürk bu tekliflerden hiç hoşlanmıyor ve onlara diyor ki: “Siz ne diyorsunuz? Padişahlıktan yeni kurtulduk. Şimdi gelecekte başınıza yeni padişahlar mı arıyorsunuz? Bizim sistemimizde esas meclis olacaktır. Böyle bir teklifi bir daha duymak bile istemiyorum… Amerikan sistemini ülkemizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz tarzda bir Reis-i Cumhurlukla Başbakanlığı birleştirmeyi asla düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malumdur zannederim” diyerek ABD sistemi ile başlattığı sözüne döneminin Almanya ve İtalya liderleri Hitler ve Mussolini’yi de örnek göstererek “Böyle sistem olmaz. Benim kuvvetimin olduğunu söylüyorlar. Evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Çünkü zoraki ve insafsızca hareket etmek bilmem. Bence diktatör diğerlerine kendi iradesini zorla kabul ettiren insandır. Ben kalpleri kırarak değil kalpleri kazanarak devleti yönetmek isterim” diyor…
** ** **
Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Atatürk her dönemde herkese gerekli. Atatürk bu ülkede yaşayan herkesin ortak paydasıdır, ortalamasıdır.
Bu millet bu referandumda kararını verirken ne Avrupa’ya, ne yaftalamalara, ne sosyal medya trollerine, ne Atatürk’ü sömürenlere ne de dinsel duyguları sömürenlere bakarak karar verecek.
Bu millet kararını verirken vicdanına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine göre karar verecek.
Söz, şimdi meydanlarda konuşan siyasilerde ama16 Nisanda millete geçecek.
** ** **
Son yapılan anketlerden bir tanesinde anketörler vatandaşa “Siyasi liderler ilinize gelse konuşsa, siz onları dinleseniz kararınız değişir mi” diye soruyorlar. Ankete katılan vatandaşın yüzde 98.5’u hayır, yüzde 1.5’u evet/belki diyor…
Bundan hareketle siyasetçilerin meydanlarda birbirini kötülemek/aşağılamak/ötekileştirmek yerine Atatürk gibi davranarak kalpleri kırmadan, kalpleri kazanarak anayasa değişikliği paketini anlatmaları ve 17 Nisan sabahı gideceğimiz başka Türkiye yok düsturu ile hareket etmeleri, milleti birbirine kaynaştırmaya çalıştırmaları, demokrasinin erdeminden bahsetmeleri bence en doğru propaganda olacaktır.
Yani bence en doğru propaganda hayr-ül evsatuha…
Yorumlar
Kalan Karakter: