BU TOPRAKLARIN İNSANLARI
Bu toprakların insanlarının ekseriyeti siyasetten spora, kültürden sanata iddiacı ve duygusal insandır…
Kısacası bu toprakların insanlarının ekseriyetinde iddialı olduğu her alanda yüreğinin gözüyle görmek, yüreğinin kulağıyla duymak, yüreğinin beyniyle düşünmek vardır.
Kısacası bu toprakların insanlarının ekseriyetinde sahada izlediği takımının maçını antrenörün taktiğiyle değil yüreğini mutlu eden taktikle oynamasını izler…
Bu yüzden maçın başlangıcında sessiz kalır, biraz antrenörüne şans tanır, bekler…
Bu süreçte yüreği tariflere sığmaz bilgelikte dolar da dolar… Hele bir gole ulaşamıyorsa yüreğinin beyni “Bu antrenör niye Ahmet’i maça sokmuyor, Mehmet’i niye çıkarmıyor, Aykut’un yerini niye değiştirmiyor” diye düşünmeye başlar…
Hele bir de yüreği aynı şeyleri yanındaki maçı izleyen takımdaşından aynı tonda dinliyorsa gittikçe artan desibelde bağırmaya, duymayacağını bile bile yüreğinin düşüncesini antrenöre ulaştırmaya çalışır…
Sonrası malum… Galibiyette, yenilgide her takımın yenilginin suskunlarını, sporun olgunlarını doğururken magandalarını da aynı anda satırlı bıçaklı, taşlı sopalı seyircisini (haşigosunu) peydahlar…
Kısacası bu toprakların insanlarının ekseriyetinde sonucunun önemi olmayan, tek amacı yenmek olan yürek taşır…
Yeter ki yensin…
Yeter ki yensin ki, nedenini bile tanımlayamadığı rakibine karşı karnının gazı gitsin, yüreğinin ateşi soğusun…
Sonuç hiç önemli değil…
Sonuç uzun vadede tahribat getirecekmiş, tahrifat getirecekmiş, daha zor günlere götürecekmiş… Hiç önemli değil… İleride kim öle kim kala diye düşünür, yüreği sadece o an’ı yaşamak ister…
Bu toprakların insanlarının ekseriyeti yüzünü batıya dönse de yüreği hep doğuya bakar… Doğunun izlerini taşır… Ne kadar modern giyimli olursa olsun, yüreğindeki beynin bir tarafında doğunun kendine özgü giyim tarzı vardır.
Kendinden olanı, kendine benzeyeni daha çok sever…
Aykırılıklardan çekinir, çünkü aykırılıkların kötü olduğu algısıyla yetiştirilmiştir…
Bu toprakların insanlarının ekseriyetinde hamaset vardır…
Bu toprakların insanlarının ekseriyetinde şovenizm vardır…
Bu toprakların insanlarının ekseriyetinde mütedeyyinlik vardır, ihtilalcılık vardır, zulme isyan vardır, merhamet vardır, mazlumdan yana olmak vardır…
Bu ülkenin insanlarının yüreğinde şairlik vardır…
Nankör değildir…
İyi bir şiire yüreğinde kendi şiirinden daha çok yer açar…
Bu yüzden bu toprakların insanlarının beynini doldurmaktansa yüreğine, geçmişi ile şekillenmiş düşüncelerine değil Allah’ın verdiği yüreklerindeki duygulara hitap etmek en akılcı yoldur…
Çünkü Bu toprakların insanlarının beyinleri, gözleri, kulakları, vicdanları yüreklerindedir…
Önümüzde bir referandum var… Ülke daha şimdiden o paketin içindekileri bilmeden, araştırmadan, incelemeden denizlerin yarılması gibi “Evetçiler-Hayırcılar” diye ikiye yarıldı…
Bu yüzden kazanmak isteyen bu ülkenin önce duygularına bu ülkenin insanı gibi hitap etmeli, bu ülkenin insanı hor görmeden hoş görü içinde doğruyu anlatmalı…
NOT: Bu toprakların insanlarının bazılarında da öküzün doğurmayacağını bile bile önyargılarla donandığı için “Öküzün altında buzağı arama” alışkanlığı vardır.
Bundandır ki bu yazım onlara değil, yüreğinde Atatürk kıymeti, cumhuriyet bilinci, cumhuriyet değerlerini koruma kollama heyecanı, yanlışa dur deme cesareti ve bırakın eli, evladına geleceğini şekillendirecek merhameti taşıyanlaradır…
Yorumlar
Kalan Karakter: