BİR SEÇİMİN ARDINDAN
BANA GÖRE
Demokrasisi gelişmiş/oturmuş normal ülkelerde yeterli oy sağlamak amacıyla düşünsellik ve duygusallık veya hedef anlamında birbirine yakın seçmen davranışları siyasal ittifaklarda birleştirilir.
24 Haziran seçimleri tarihimize ittifaklar ve diğer bir anlamda da tarihsel blokların yerlerini değiştiren seçimler olarak geçecektir.
24 Haziran seçimlerinde MHP-AKP ittifakının ardından gerçekleşen başkan cumhurbaşkanı anayasal referandumu daha sonra 24 Haziran seçimlerinde de sürdürülmüştür.
MHP’den ayrılan bir kısım siyasetçinin kurduğu İYİ Parti toplumda bulduğu karşılık AKP-MHP ittifakını rahatsız etmiş kamuoyunda İYİ Parti’nin seçime sokulamayacağı kanaatini uyandırmıştır…
İYİ Parti seçimlere yasal süreci tamamlayamadığı gerekçesi ile seçimlere sokulmaması durumunda DP çatısı altında seçime gireceğini ve DP-İyi Parti-SP ile birlikte ittifak yaparak seçimlere gireceğini çeşitli basın açıklamaları ile açıklamıştır.
Kendilerine Cumhur ittifakı adını veren AKP- MHP ittifakı (özellikle AKP kanadı) gerek söylemleri ve gerekse basındaki kendilerine yakın basın mensubu ve televizyon programlarına katılan yine kendisine yakın rektör ve hukukçular ile CHP’yi HDP ile ittifakla yapması hususunda yönlendirmeye ve kamuoyunda HDP-CHP ittifakı varmış gibi algı yaratarak seçim öncesi bir kampanya yürütmüştür…
CHP ise HDP ile seçim ittifakı yapmamış, beklenenden farklı strateji geliştirmiş MHP genel başkanının (HDP’yi de millet ittifakı içinde gösterme gayreti ile) beş benzemez tanımı/aşağılaması ile önce İYİ Partiye 15 milletvekili takviyesi yaparak İYİ Partinin grup kurarak seçime girme yolunu açmış, daha sonra da kendisini de ittifakın içine atarak seçimlerde CHP’den İYİ Parti bloğuna kayabilecek olası oylarının önüne geçmiştir.
Kendilerine Millet İttifakı adını veren CHP-İYİ Parti-DP-SP bloğu kimin dayattığı bilinmeyen bir çatı aday olarak eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü konuşuyor gibi gösterilse de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partilerin birini turda kendi adaylarını çıkartmaları gerektiğini, kendisinin de baştan beri cumhurbaşkanı adayı olduğunu söyleyerek daha önce hezimete uğrayan Ekmeleddin İhsanoğlu modeli bir çatı adaylığının önüne geçmiştir.
Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı dışında kalan partiler de kendi cumhurbaşkanı adaylarını çıkartarak
24 Haziran seçimlerinin daha da renklenmesine ortam sağlamışlardır.
Böylece tüm partiler kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmıştır.
Cumhur ittifakı tüm seçim stratejisini karşılarındaki millet ittifakı partilerini PKK ve FETÖ ile ilişkilendirme üzerine kurmuştur.
Bu ilişkilendirme Akdeniz, Marmara ve Ege bölgesindeki milliyetçi kanat üzerinde çok etkili olmasa da İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu-Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki bazı illerde başarılı olmuştur.
Millet ittifakı ise tüm seçim stratejisini bir yandan terör örgütleri ilişkilendirilme algılarını kırmaya çalışırken diğer yandan da güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönüleceğinin üzerine kurmuştur.
Seçim sürecinin hızlanması ile halk arasında Cumhur İttifakı (AKP-MHP) parlamentoda çoğunluk sağlayamayacağı, cumhurbaşkanlığı seçiminin ise ikinci tura kalacağı kanaati doğmuştur.
Bunu gören cumhur ittifakının sınır ötesine operasyonlar düzenlemesi, Tansu Çiller gibi eski siyasetçilerin merkez sağdaki etkisi Millet İttifakında (ve hatta toplumun önemli kesiminde) seçime yönelik konjonktürel hareket olarak değerlendirse de cumhur ittifakı bu ataklarını emeklilere bayramlarda verilecek biner lira ile, imar affı ile, katsayı revizyonları, ucuz ev kredileri/nefes adlı krediler ile, paralı askerliğe yakılan yeşil ışıklar ile, seçim sonrasına bırakılan kısmi aflar ile vs.. vs.. ile ikinci tur kanaat ve algılarını eritmeye, seçime başa baş getirmeye/göstermeye çalışmıştır.
Neticede 24 Haziran seçimlerinde cumhur ittifakı parlamentodaki çoğunluğu yakalamış, cumhurbaşkanlığı seçimini ise ikinci tura bırakmamıştır.
Bununla beraber çok renkli parlamento oluşmasını ise engelleyememiştir.
Cumhur ittifakı parlamentoda %53 (AKP=%42.56 ,+MHP= %11.10) Millet İttifakı %33 (CHP %22.64 + İYİ Parti –DP %9.94+ SP % 1) HDP ise yaklaşık yüzde % 11.70 oy almıştır.
Bu oyların karşılığı olarak da AK Parti 295, CHP 146, HDP 67, MHP 49, İYİ Parti 43 milletvekilliği kazanmıştır.
Seçim öncesi yaratılan algılarda ve seçim sonrasında çıkan rakamlar ışığında ise “BANA GÖRE” başlığı altında şunları söyleyebiliriz:
ü Kimse MHP seçmenine Tayyip beye oy vermedi diye haksız iddiada bulunmasın AKP’nin % 42’si, MHP’nin %11’i olmadan asla % 53 olamazdı.
ü Tayyip Bey şu anda MHP’nin oyu ile başkandır.
ü MHP’nin doğu ve güneydoğu bölgelerindeki oy yükselmeleri ilginç karşılanmaktadır.
ü MHP seçmeni ittifak olmanın prensipleri doğrultusunda genel başkanlarının sözünü tutarak Recep Tayyip Erdoğan’a oyunu atsa da hiçbir mitingde ve seçim çalışmasında AKP yöneticileri yanında ittifakın gereğinin haricinde görüntü vermemiştir. Bunun anlamı ben dünü unutmadım, ittifak da yapsam düne dair eleştiri hakkımı saklı tutuyorumdur…
ü Seçimin sürprizi MHP’dir. Oylarını kaybetti dense de seçim meydanlarında görünmese de oyunu korumuştur.
ü MHP’den ayrılanların kurucu kadro olarak göründüğü İYİ Partinin ağırlıklı oyunu nereden oy aldığı ileride oy geçişenliğini tespit etme araştırmalarının sonucunda daha da net olarak belli olacaktır.
ü Seçim öncesi yapılan hiçbir anket seçim sonrası görüldüğü gibi gerçek sonucu vermemiş, meydanlardaki kalabalıklar yanıltmış, yaygın medya tarafsızlığını tamamen yitirmiş cumhur ittifakından yana tavır almış, seçmen ise eğilimlerini seçim sandığına gidinceye kadar belli etmemiştir…
ü AKP karşısında eskiden yüzde 50 olan blok bugün yüzde 60’a yükselmiştir. Bu da demektir ki “Ben böyle istiyorum… Ben böyle yapıyorum… Ben yaptım, oldubitti, ister kabul edin ister kabul etmeyin” dönemi olmayacaktır… Olursa Devlet Bey hep gösterdiği ani reflekslerinden birini daha gösterir, fiili bir durum var haydi seçime diye her an diyebilir…
ü Seçim gecesi Muharrem İnce’nin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Meral Hanım’ın konuşma yapmayacağı söylenip daha sonra iki muhalefet liderinin susup Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma yapması tesadüflerin çakışması bile olsa hep soru işareti olarak akıllarda kalacak. Tıpkı Dolmabahçe Sarayında ne görüşüldüğü bir ortaya çıkmayan Büyükanıt-Erdoğan görüşmesi gibi.
ü Önümüzdeki günler yeni sistemin uyum yasaları ile geçecektir.
ü Siyasette siyaseten söylenen sözler, parti liderlerinin birbirine yaptığı sert konuşmalar ve ithamlar ağırlıklı olarak geride kalacak. Siyasetin dili gerici olmaktan çıkacak uzlaştırıcı olmaya çalışacak…
ü Üniter yapıyı tehdit edici suçlar haricindeki büyük bir affı bekleyin. Kim ne derse desin oluşturduğu beklenti ile o af artık bir ihtiyaçtır.
ü Belki çoğunuza ters gelecek ama seçimlerde alınan sonuçlar toplumda kavuşmaları gereken güce göre “paylaştırma” gibi sonuçlardır. MHP’nin oyunu yükselten güç HDP’nin de oyunu da yükseltmiş, onu aklını başına devşir, terör örgütü ile arana mesafe koyman ve sistem içinde yer alman için son şansın diyerek parlamentoya sokmuş, bu seçimde HDP’yi değil, MHP’yi kilit noktaya getirmiştir.
ü Ayrıca yıllardır ihtiyaç olan merkez sağa siyaset sofrasında çok renklilik anlamında ‘merkez’ adı altında yer açılmıştır. Bunun anlamı; Türkiye, ne kadar mozaik bir yapıysa o kadar da alaşım yapıdır. Mozaiği bozsan da alaşımı değiştiremezsin.
ü FETÖ terör Örgütü’nün bu zamana kadar hiç zarar görmeyen siyasi ayağına dokunulacaktır. Ama siyaset zarar görmesin, toplum fazla zarar görmesin, gerginlik yaratılmasın diye kendini kamufle eden ve dokunulmaz zannedenlere aklını başına al, kenarda bekle, gözümüz üzerinde dokunulması ile muhakkak dokunulacaktır.
ü Ekonomi ne olacak… ? Doların yükselmesi seçim sürecinde her ne kadar dış güçlerin oyunu dense de dünya ile ilgili bir olaydır. Dolar Türk lirası karşısında değer kazandı da Euro, Pound karşısında yada Riyal vs karşısında değer mi kaybetti? Müdahalede geç kalınmasa ‘ben böyle diyorum zihniyeti gerçeği görse, zamanında faizleri yükseltse’ bu kadar yükseliş olmayacaktı. Bunları ben değil uzmanlar söylüyor… Faizlerin yükseltilmesinin gecikmesinden kim kazandı? O süreçte bozdurulan dolarları kim topladı? buna dikkat kesilelim… Esas bunlara bakarsak doların yükselmesinin dış güç mü iç güç mü olduğunu hemen anlarsınız.
ü Seçimlerle ilgili daha çok şey söylenebilir. Ama BANA GÖRE diye adlandırabileceğim eğilip bükülmemiş mesajlar bunlardır.
Yorumlar
Kalan Karakter: