Sinan Aydıner kaleminden
Yayınlanma :
24.12.2019 14:35
Güncelleme
: 24.12.2019 14:35
Ben Afyon Kocatepe Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğrencisiyim. Gözlemlediğim gençliğimizi ve aile ilişkilerimizi kendimce anlatmaya çalıştım. Satırlarıma başlamadan önce Afyon Türkeli Gazetesine, öğrencilerin bir nevi gençliğin, fikrini ve duygularını önemsediklerini ve gençliğin gözünden gençliği anlamanın ve anlatmanın imkanını sağladıkları için şükranlarımı sunuyorum.
Genç nüfusu hızla artış gösteren bir ülke Türkiye. Ve aynı zamanda genç nüfusunu su gibi tüketen bir ülke Ne yazık ki, böyle! Türkiye, genç kuşağını kaybediyor hızla, zihni açamayan eğitim sistemi, kültürel dinamiklerimizi dinamitleyen yerle bir eden her şeyi çözücü medya rejimi, çocuklarımızı ruhsuzlaştırıyor, elimizden alıyor. Aile olarak evlatlarımızın her dediğini, her istediğini yapıyoruz. İşte bunun için günümüzün sorunu mahrumiyet yoksunluğu yani hiçbir şeyimizin eksik olmaması herhangi bir zorluğu evlatlarımıza göstermememizdir. Özellikle çocuklarımızın üstüne bir yağmur damlası değer diye tir tir titrememiz bizim yoksunluğumuzu gösteriyor. Halbuki saygıyı nezaketi hoşgörüyü öğretip “Dilkişest olan hasmullah olur”. Yani “Gönül yıkan Allah ile düşman olur”. Allah’a düşman olursan iki cihanda da saadetin yerle yeksan olur. Bu düsturla yetiştirilip her zaman iyiyi göstermeliyiz. Çünkü göstermediğimiz zaman özendikleri kişiler, kişilikler dizilerde boy gösteren helal ile haramı bilmeyen kendini beğenmiş, kibir abidesi, isyankar, zengin rollerindeki kişiler ve o kişilere kendini odaklamış evlatlarımız. Helal iki liranın haram üç liradan fazla olduğunu bilmeden başlıyorlar hayata. İmam Gazzali “Çocuğa bazen kuru ekmek yedirin ki yiyeceği şeyin kıymetini bilsin” demiş. Bu düsturu örnek almalıyız ki gelecek nesiller bilinçli kişiler olsun. İhtiyacı olan kardeşine yardım etsin fakiri doyursun. Efendimizin ahlakını kendine şiar edinsin. Aslında bizler merhametimizle zulüm ediyoruz evlatlarımıza.
Evlada bırakılacak en güzel miras güzel ahlaktır. Ama günümüz çocukları ne gariptir ki önlerinde bir örnek görmüyorlar ama her daim nasihat dinliyorlar. Efendimizin peygamberlik yönüne bakarsak temsil yani örnek olma özelliğini net bir şekilde müşahede ederiz. Sürekli yapılan nasihat çocuk için herhangi bir şey ifade etmiyor ,önünde bir örnek olmadığı için bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyor. Sonrada ebeveynler tarafından şikayetler başlıyor bizi dinlemiyor, bizi anlamıyor ,uğraşmaya gerek yok deyip başıboş bırakılıyor. Sonra 20 yaşında hiçbir şey bilmeyen hayata dair hiçbir yorumu olmayan nefsine kulak veren bir kişi oluveriyor o da çocuklarını aynı şekilde yetiştiriyor sonra kendini, bilmez, atasını bilmez, geçmişini bilmez bir nesil çıkıveriyor ortaya. Bizler gençlerimize, evlatlarımıza, kardeşlerimize örnek olmalıyız. Onların üzerindeki külleri süpürmeliyiz ki bir ışığımız olsun.
Üstad Necip Fazıl’ında dediği gibi: “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” diyen bir gençlik hayal ediyoruz. Selametle…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: