Muhtaç olduğumuz huzur ve saadete ancak hicret edersek ulaşabiliriz. Başımıza gelen sel, yangın, afet, küresel ısınma sonrası iklim değişiklikleri, enflasyon, ruhsal bunalıma yol açan inanç boşlukları, evlenmelerden çok boşanmaların artması, şimdilerde gündemde olan Corona virüs salgını ve de saymakla bitiremeyeceğimiz sıkıntılardan kurtulup selamete ermemiz de ancak hicretle olabilecektir.
Hicretin selamete ulaşabilmesi için lazım olan birinci arguman sağlam bir imandır. Güneşe, Dünyaya, Semaya, aya, rüzgara, suya, gece ve gündüze, canlılar ve hayvanlar alemine görevler yüklendiğini bilmek hicretlerin zaferi için şarttır.
İnsanlar yaşadıkça, Allah’ın okuyun, araştırın emrine uyarak ilimleri, bilimleri geliştirdikçe yeni yeni keşiflere kapılar aralanıyor. Bütün ilmi gelişmeler O’nun azametini takdire yönelik kabulleri perçinliyor. Yaşamını yitirmiş yüzmilyonlarca kişinin yada hayatta olan 8 milyar insanın PARMAK İZLERİNİN ayrı ayrı olması, iman tereddütlerini gidermiyorsa PES denilebilir.
1443 YIL ÖNCE NELER OLDU?
Kutlu Nebi, doğduğu, yaşadığı, eş dost ve akrabalarının arasında Mekke’deki hemen herkes tarafından Muhammed-ül Emin sıfatıyla anıldığı bu şehirden Hicret etmek zorunda kalmıştır. Ekonomik, siyasi hayatı ellerinde bulunduranlar Hak ve Hakikat gelince menfaatlerimiz gidecek endişesiyle ne akraba dediler, ne Muhammed-ül Emin dediler hemen herşey tepetaklak tersine dönerek yaşadığı beldede yaşam haklarına olmadık engeller çıkarıldı. O kutlu Nebi Medine’ye göç etmek zorunda kaldı. Yaya olarak, deve sırtında yaklaşık 2 haftadan aşkınca bir zorlu yolculuğu nesillerimize anlatsak masal gibi gelecektir ama bu bir gerçektir ve de yaşanmıştır. Amcasının oğlu Hz. Ali’yi yatağında bırakarak, Hz. Ebubekir’le çıktığı macera, ibret, ezalarla dolu bir yolculuğun sonunda Mdine’deki coşkulu karşılanış bu yolculuğun tüm zamanların en hoş yolculuğu olduğunu gösterir.
Hicret, az bir inanmış toplumun zafere ulaşabileceğini göstermiştir.
Hicret, sabrın sonunun selamet olacağını göstermiştir.
Hicret, sadakatıyla, Hz. Ali ve Hz. Ebubekir’e olgunluk kazandırmıştır.
Hicret, yeniden kazanılacak Mekke’ye karışıklıklar getirmiştir.
Hicret, Medinelilere, ensarlığı kardeşliği, dayanışmayı, ittifakları ve Medine Anayasası ile devletleşen İslam’ın asırlara damgasını vuracak İslam Medeniyet’inin muştusunu vermiştir.
Hicretin faydalarını inkilap derecesinde görmeliyiz. Daima kendisini yenileyen faydalarla kıymetini artırmaktadır. Hayatımızın her safhasında Hicret edebilmeliyiz.
Cehaletle savaşmak için okumaya bilime Hicreti,
Hoşgörüsüzlük, asabi haller durumunda sabır ve hoşgörüye Hicreti,
Bağnazlık ve gericilik karşısında müsbet ilimlere Hicreti,
Vurdumduymazlık karşısında duyarlı olarak kardeşine yardım etme hicretini,
İsraf, maleyani meşguliyetler karşısında tutumlu ve zamanın kıymetini bilen hicreti,
İhanetler karşısında gerçek dostlara yönelecek hicreti,
İçki, zina, fuhuş, yalan, hırsızlık, gasb, cinayetler ve de özellikle kadın ve çocuk cinayetleri, aldatmalar, sahtekarlıklar, sel, yangın, deprem, heyelan gibi tabii afetler ile insanoğlunun şeytanla işbirliği sonunda meydana gelen tüm bu olumsuzlara karşı Hicret kapısının açık olduğunu bilmeliyiz. Onun için 1443 yıl önceki Hicret yolculuğu tüm zamanların en hoş yolculuğudur.
Hicri 1443 yılının hayırlara ve güzelliklere Hicrete vesile olmasını dilerim.