Yıllardan 1444. Hicri yıla Muharrem ayı ile başlamış bulunuyoruz. Hem Muharrem ayının hem de 1444. yılın bize, ailemize, çevremize, Türk ve İslâm alemine hayırlar getirmesini diliyorum.
Hicrî yılın ilk ayı olan Muharrem ayı Kur'an-ı Kerim'de övülen dört aydan biridir. Tevbe suresi 36. ayet buna işaret etmekte, Hz. Peygamber (s.a.v) de bu aydan şehrullah (Allah'ın ayı) diye önemini vurgulamıştır.
10 muharremde beşeriyetin ikinci atası olan Hz. Nuh, iman eden ümmetiyle ( tamamı 80 kişidir.) Cudi dağında karaya çıkarak ikinci olarak hayatı başlatmıştır. 10 muharrem aynı zamanda beni İsrail'in Firavun'un zulmünden kurtulduğu gündür.
Kerbela faciası üzerine yüzlerce yazı, makale ve kitap yazılmıştır. Önemli olan bu olaydan gereken derslerin çıkarılabilmesidir. Olayda şehit edilenler de müslümanlar, onlarla savaşanlar da müslümanlardı. Hatta hatta İslamın ilk kaynaklarından, Kur'an dan ve de Hz. Peygamberden bu dini öğrenenler, onun çağında yaşatıp onunla hasbihal eden insanlar, ya da o meclislerde bulunanlardan, olaylara bizzat tanık olanlardan olmaları dikkate alınmalıdır. Demek ki iman etmek kadar, bu imanın yaşantının sonuna kadar muhafazası gerekiyor. Allah, hiç kimseyi iman ettikten sonra şeytanın vesvesesine düşürmesin ve fitne kazanına su taşıyanlardan etmesin.
Türk milleti islamla tanıştıktan sonra onu en iyi anlayan ve yaşayan bir millet olmuştur. Bundaki en büyük amil, Kur'an-ı iyi anlamasından kaynaklanmıştır. Çağ açıp çağ kapatmak, şanlı medeniyetin kurucusu olmak, Hz. Peygamberin Cündullah sıfatına sahip olmak, bizim milletimize nasip olmuştur. Biz asırlarca Allah'ı Resulünü, ashabını, ehli beytini sevmişiz ve onlara gerekli muhabbeti beslemişizdir. Denilebilir ki İslâm, Allah'ın takdiriyle Hicaz bölgesinde doğmuş, kısa süre sonra Türk milletinin onunla tanışmasıyla hayat bulmuş, zirveleri yoklamıştır. Akabinde Haçlı, siyonist millet düşmanların boy hedefi haline gelmiştir. Sistemli, planlı ihanet planlarıyla Osmanlı devleti yıkılışa sürüklenmiştir. Tam da yok edilmeye ramak kala devlet geleceğimizin Allah'ın takdiriyle devreye girmesiyle Sevr dayatması parçalanmış, milli mücadele sonunda yeni Türk Devleti doğmuştur. Böyle olmakla beraber Haçlı- siyonist saldırılar, millet düşmanlarının ihanet planları bitmemiştir, bitmeyecektir. Kerbela olaylarını iyi analiz edip gerekli dersleri inkilapçı bakış açısıyla değerlendirmemiz şarttır. Türk milleti olarak bizler Allah'ı, Resulünü, Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali'yi ve Resulullah'ın torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'ini yani Ehli beyti de sever, sayar ve muhabbetlerinde kusur etmemeye çalışırız.
İnsan vücudu muhterem ve mübarektir. Kerbelâ şehitlerini anmak için toplanıp vücutlarına zincirlerle vurup yaralayıp berelemek de neyin nesidir? Yıllarca devletin, milletin gözü önünde belli gruplar anma bahanesiyle caddelerde vücutlarına eziyet etmektedir. Böyle yapılmakla gerekli anma ve yadetme olamaz. İnsanlar ve şehitler böyle yadedilemez, tabulaştırılarak şirke kapı aralanması zinhar yanlıştır.
10 milyarlık Dünya nüfusunda 2 milyara yaklaşan İslâm aleminin içinde bulunduğu konumu sorgulamak, fitne kazanlarını devirmek, millet düşmanlarının ihanet planına düşmemek, yeniden mücadelelerle İslam'ın sancağı dalgalandırmak her Muharrem ayında muhasebemiz olmalıdır.
İmam-Hatip okulları, Kur'an kursları artarken İslam'dan şartlarından, gusülden habersiz, haram sergileyicisi kadın ve kızlar ortalıkta cirit atarken ehli beyti Hz. Hüseyin'ini ve şehitleri anma bahanesiyle vücuda zarar vermek, islam ve millet düşmanlarını güldürür. Gün, uyanmak, silkinmek ve kendimize gelmek günüdür.
Yorumlar
Kalan Karakter: