Yakın bir zamanda Fethin 569. Yılı kutlamaları olacak. Tarihi açıdan, sosyal, teknolojik dini açılardan fetih binlerce defa irdelenmiş, hakkında çok sayıda kitaplar yazılmıştır.
Fetih, sadece bir değişme değil, aynı zamanda inkılabı aşan bir ilerlemedir. Bu sayede dünya yeni bir tarih dönemine girerken, imparatorluğumuzun iradesine giren milletler için hürriyet adalet ve medeniyet temelleri üzerinde mesut bir devir açılmıştır. Politik, ideolojik ve sosyal inkılap, fetihle gerçekleşmiştir. 569 yıl öncesinin Fethini, tarihi görevimizi anlamak ve safsatalardan kurtulmak için bu gözle değerlendirmeye muhtacız.
Fetih için fetih iradesi gereklidir. Bizans imparatorunun elçisine “ Bizim gücümüzün eriştiği yere, imparatorunuzun hayali bile erişemez “diyebiliyor. Geceleri uyuyamayan Genç Sultan Fatih “ Ya İstanbul beni alır ya da ben İstanbul’u” diyerek iradesini ortaya koymuştur. Yenilemez irade işte budur. Bunalımlı zamanların kilit sözü de işte şudur: (Allah’ın iradesine tabi olanların, iradesini durduracak hiçbir güç yoktur.)
Bizans imparatoru gibi bazı Osmanlı vezirleri de Fatih’in dehasını anlayamamıştır. Donanmasını dağlardan yürütecek, havan topları icadedecek, füzelerin ilk şeklini bulacak, tankların esasını teşkil eden hareketli kuleler ortaya koyacak bir deha, çağ açıp çağ kapayan Allah vergisi, dini, dünyevi, teknik, mühendislik alanlarında mahir, askeri alanda da olağanüstü yetenekler biraradadır.
İstanbul’un Fetih ışığı 7. Asırda doğmuştur. Ayın yıldızların bütün alemin yaratıldıklarından bu yana dönüşlerine bu özlemi vardır. Yaratıcı, insanoğluna layık gördüğü armağanı kemale erdirmiş, tamamlamıştır.
Fetih, yedinci asırda açılan ve kıyamete kadar sürecek olan çağın aydınlığının yeniden alevlenmesidir. Tutuşması ve ısıtmasıdır. Üç kıtayı aydınlatan bu büyük kandil fethin ulu manasını anlatabilir.
Gönüller yapmaya gelen kutlu mesajın taşıyıcıları, Müslümanca yaşayışlarıyla çevrelerindeki herkesi etkilemiştir. Inkılap ve Fetih öncelikle batılıların kalbinde gerçekleşmiştir. “ İstanbul ‘da Kardinal külahı görmektense Türk sarığı görmek isteriz” aşamasına gelmek başlı başına bir fetih olmuştur.
Batıyı temsilen önümüze kapanan krala << kalk >> demişiz. Tutmuşuz omuzundan << kalk ve doğrul, insan insana eğilmez demişiz ve sunmuşuz kutlu mesajımızı.
Malazgirt’te bu mesajı kavrayamayan Avrupa İstanbul2un fethinde de kurtarıcısından kaçmıştır.
Osmanlı- Türk İslam medeniyetinin her alanda eserler vermeye başlaması Fetihle olmuştur. Toprak, hukuk, vakıf, esnaf düzeni, askerlik, ilmiye Türk kültürünün orijinine sadık kalınarak yeniden şekillendirilmiştir.
Bütün insanlığı ilgilendiren çağ başlangıç ve bitişi olagelmiştir. Yedinci asırda Hz. Muhammed’le başlayan ve kıyamete kadar bütün zamanların her devirde yeni, tek dinin insanlığına sunuluşu bir fetihtir. İstanbul’un fethi 15. Yüzyılın dahiyane olayıdır. Bedir gibi, Hendek gibi, Endülüsün fethi gibi kıymetlidir.
Fatihin arşa sığmaz idealini yükseklerinde hissedecek dava erlerine muhtacız çünkü insanlık, İstanbul, bütün Türk ve İslam alemi, ülkemizin sızılı gönülleri fethe muhtaç. Bunu kavrayıp yürekleri fetih aşkıyla çarpan millet evlatlarına selam olsun. *Pınar ve yeniden milli mücadele dergilerinden faydalanılmıştır.