İlklerin yaşandığı iki seçim geride kalmış bulunuyor. Ülkemize, milletimize Türk ve İslam dünyasına hayırlar getirsin inşaallah.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin de oylandığı bu seçimler ilginç ittifaklara, çok renkli görüntülere sebep olan seçim kampanyalarıyla tarihteki yerini almış bulunuyor.
% 52'ye karşı % 48 oy alan diğer ittifakla beraber Türkiye % 100 bir bütündür. Aradaki farkın
% 75 - % 25 gibi olmasına göre daha müsbet bir durum ortaya çıkmıştır.
Kucaklaştırıcı, birleştirici ve güçlü hedefler yönünde kilitlenmeye yönelik çalışmalar şarttır.
Sevgi, saygı, birlik, kardeşlik, dostluk kavramları içi boşaltılmaktan kurtarılmalıdır. İnsana, Hz. insan olduğu, yaratılmışların en şereflisi olduğu gerçeğiyle yaklaşılmalıdır.
İktidarlar ve siyasi partiler 7'den 77’ye tüm insanlarımızın sevincini ve acısını paylaşmak, derdine derman olmak için var olduklarını unutmadan, vatandaşlarımızın ve ülkemizin her canlı ve cansız varlığının, haklarının, her türlü zenginliğinin korunması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi için çalışmak zorundadır.
Futbol takımı gibi parti tutmak fanatikliği bize bir şey kazandırmaz. Ayrıca seçim kampanyalarında olduğu gibi seçime değil de savaşa gider gibi keskin sloganlardan kaçmak gerek. Siyasal yapımız hastalanmış, çürümektedir. Kin ve nefret üreten bir siyaset ve haksızlık, yolsuzluk, hukuk tanımazlık insanımızı bunaltmaktadır.
Siyasetin pahalı ve paralı olması adaletsizliğe neden olmaktadır. Böylece haklı olanın değil güçlü olanların borusu ötmektedir. Vatandaşlar, liderinin hatasını görmemezlikten gelmemelidir. Milli ve manevi değerlerimiz istismar edilerek siyasal malzeme olarak kullanılmakta, vatanı din namus ve şerefi için ölüme göz kırpmadan giden bu aziz millet bunlarla yanıltılmaktadır.
Öğretmenlik mesleği büyük itibar kaybetmiştir. Eğtim, insanın yeteneğini ortaya çıkaracak ve geliştirecek nitelikten uzaktır. Bilim insanları ve düşünürler maddi sıkıntılar nedeniyle asıl görevlerini yapamamakta, daha da kötüsü dış ülkelere gitmektedir. Acil olarak beyin göçünü durdurmak, tersine çevirmek zorundayız.
İlginçtir ki yanlış Suriye politikası sonucunda ülkemize gelen milyonlarca sığınmacı, sırf Avrupa’nın huzuru bozulmasın diye ülkemizde ağırlanmaktadır. Neticede bazı bölgelerdeki sığınmacılar, yerli nüfusu geçmektedir. Nüfus artışı bakımından oldukça aktif görünen bu insanlar, demografik yapımızı bozarak milli güvenliğinizi tehdit eder hale gelmeden gerekli tedbirleri almak gerekiyor.
Son seçimlerde muhalefetin de baskılarıyla iktidar da sığınmacılar konusunda harekete geçmişe benziyor.
İktidarıyla muhalefetiyle bütün partilerin hedefi, Türkiye’nin ileri, mutlu, güçlü, muktedir bir devlet olması yönündeyse manası olur. Tarımda yıllar yılı kendi kendine yeter bir ülke iken bugün buğday, pamuk, et, saman hatta kurbanlık hayvan ithal ediyorsak, yanlışlık var demektir ve acilen düzeltmek gerekir. Dışa bağımlılık nedeniyle enerji güvenliğimiz tehlikededir. Yenilenebilir doğa dostu enerji konusunda ülkemiz oldukça müsaittir. Güneş, rüzgâr, jeotermal yönden değerlendirilmeyi bekleyen kaynaklarımız sahiplenecek yatırımcıları bekliyor.
Bor, toryum, altın vb. gibi stratejik madenlerin üretim ve değerlendirilmesinde özelleştirme yapılmadan kamu yararı gözetilmelidir.
Deprem kuşağında olduğumuz gerçeği unutulmadan sırf siyasi kaygılarla imar affına gitmenin acı sonuçlarını yüzyılın felaketinde hep beraber yaşadık. Bütün sorunları ortaya çıktıktan sonra halletmek yerine, koruyucu tedbirleri önceden alarak daha az hasarla işin içinden çıkılabilir hale getirmek aklın, ilmin gereğidir.
Unutmayalım ki iktidarların, siyasi partilerin ve milletlerin de eceli vardır. Yeni kurulacak Cumhurbaşkanlığı Hükümetinden milletimizin her ferdini kucaklayıcı, birleştirici, insanımızı hür, zengin ve mutlu, milletimizi rehber ve önder, ülkemizi gelişmiş, devletimizi muktedir ve dünya devletleri arasında saygın yere getirmesini umuyoruz.
Her kademedeki israfı önleyici, tasarruf bilincini artıracak başta yöneticilerimiz milletimize örnek olacaktır. Çalışan, üreten toplumlar bağımsızlıklarını daha kolay koruyabilirler.
Yazımızı, merhum bilge lider Aykut Edibali’nin şu sözleriyle noktalayalım;
“Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur. Bütün sorunların çözümü için dürüst, samimi ve çalışkan olmak yeter.”
Himmet bey yazınızı okudum dertlerimize tercüman olmuşsunuz teşekkür ediyorum. Dile getirdiğiniz düşünceleriniz, bizimde altına imzamızı atabileceğimiz konular,sağolun.