EMEK!
İşimize yarayan, yaramayan ne kadar çok madde, malzeme, şey, varlık varsa hepsi bir emeğin mahsulüdür.
Onun için büyüklerimiz; "Emeksiz yemek olmaz." demişlerdir.
Onca gönderilen resuller, elçiler bedavacı değillerdi. Her biri kul olarak da emeğini sarf eden, rızkını sarfettiği enerji ve emek karşılığında Allah'tan bekleyenlerdi. Hemen akla geliveren Hz. Davut (A.S.) Hz. Yusuf, Hz.Şit, Hz. Muhammed (S.A.V) ve daha nice peygamberler EMEK sarfeden kişilerdi.
Fabrika çalıştıran bir patron emekçiler sayesinde işini kurabilmiş, sürdürebilmiş ve rahat bir hayat sürebilmiştir. İsçisinin hakkını tam olarak verip onunla paylaşanlar huzur ve umutlarını da büyütmüşlerdir.
Buhari'den aktarılan bir hadiste; "Hiç kimse, kendi el emeği ve alın teriyle kazandığından daha hayırlı bir rızk yememiştir deniliyor. Emeği sırf beden gücüyle ifade etmemek gerekir.
Fikir işçisi, kültür, sanat, sağlık, tarım, sanayi, endüstri, stratejist, mühendis vb. yüzlerce fikri, bedeni zihinsel emekler kapsama alanına girer.
Çalışan insanımız yani emekçimiz verimli çağlarındaki emeklerinden bir kısmını çalışırken alır. Bir kısmını da sosyal güvenlik kurumlarının kumbarasına her ay yatırır.
Maksat randımanlı emek sarfının zayıfladığı zamanlarda kumbara da birikenlerin devlet veya o kurum tarafından verimli çalıştırılarak ileride rahat etmektir. İstenilen ilerde onurluca bir hayat sürmektir.
Devlet veya özel sektörce kesilen bu SSK, Bağ-Kur gibi kesintiler devasa büyüklüklere ulaşmaktadır.
Üretime dayanmayan ekonomileri idarede aciz kalan iktidarlar bu dev paraları, başkaca finansmanlarda kullanarak millete şirin görünmede basamak olarak kullanmışlardır. Buna düpedüz EMEĞİN gaspı denir.
Çalışan, emek sarf eden her türlü işçinin niyet ve gayesi, emekli olunca insan onuruna yakışan bir şekilde hayatını sürdürmektir.
Dünyanın değişik ülkelerindeki uygulamalar da yani Sosyal Güvenlik Kanunu uygulamaları benzerlik arz eder.
Emeklileri diğer ülke emeklileriyle mukayese edersek her sene sınıfta kalırız.
ABD-AB-İskandinav ülke emeklileri bir aylık emekli maaşıyla ülkemizde iki hafta tatil yapabilirken, bizim emeklimiz bırakın tatil yapmayı, ramazan ve kurban bayramlarında ziyaretine gelen torunlarına harçlık verememenin mahcupluğunu yaşıyor.
Yakın zamanlara kadar 25-30 yıl öncesinde emekli olanlar, ikramiye ile (Kıdem Tazminatı-Emekli birikmiş ikramiyesi) bir daire artı bir araba alabiliyorken şimdi emekli olanlar dörtte bir daireyi dahi zor karşılayabiliyor.
Yine aynı zaman öncesindeki emeklilerimiz yazın ayda iki düğün bile olsa çeyrek altın takabiliyorken, günümüz emekli maaşlarıyla bunu yapmaları imkansız hale gelmiştir Gram altın veya onun da yarısını arar hale getirilen emeklilerimize behemehâl çözüm üretilmelidir.
Üreteni teşvik değil, cezalandırmaya yönelik uygulamalar adaleti zedelemektedir. Aynı şekilde çok prim yatıranı daha az oranla emekli etme uygulaması çarpıklıkları beraberinde getirmektedir.
2024 yılı emekliler yılı ilan edilmiş. Hayırlı olsun demek lazım.
Göz göre göre emeklilerin adaletsizliğe kurban edildiğini arşa çıkan feryatların işitilmediği gözlere perdeler çekildiğine şahit olduğumuz bu ortamda 600 milletvekili ne iş yapıyor?
İktidar ve muhalefet partileri çözüm üretmek yerine bilakis sorun üretmede birbirlerine devamlı pas veriyorlar.
Emekliden gasp edilenler, emek çekmeden yaşayanların saltanatına malzeme oldukça (milyarlarca borç silinmesi, vergi affı) seneleri EMEKLI YILI ilan etseniz ne yazar? Allah emekçinin ve emeklinin yanında yer alabilecek MUHTEŞEM TÜRKİYE sevdalılarına kapılar aralasın.
Himmet KASAL