Bir iddiaya göre 90’lar ve sonrasında doğan gençler kendisinden önceki nesilden daha fakir olan ilk jenerasyonmuş.
Aslında iddia demek yersiz olur. 40’lı yaşlarında emekli olan, alım gücünün nispeten daha yüksek olduğu yıllarda evini, arabasını alan ve bir maaşla ev geçindirebilen neslin yerini, ev satın alır gibi kira ödeyen, gelecekten umudu kalmamış, eğitimli olmasına rağmen iş bulabilmek için şirket kapılarında sürünen ve yaşayabilirse 65 yaşında emekli olacak nesil alıyor.
Bu şartlar gençlerin evlenip çocuk sahibi olmasını da zorlaştırıyor. Bu sebeple Türkiye’de doğurganlık oranı 1,48’e düştü. Türkiye’nin devlet aklı da geleceğin en büyük tehlikesinin doğurganlığın düşüşü olduğuna dikkat çekiyor.
Kabul edelim ki yeni nesilde sorumluluk bilinci daha düşük. Daha fazla özgürlük, dünyayı keşfetme arzusu ve bireycilik mevcut. Ancak bunlara sebep olan biraz da 20’li yaşlarda hayallerine kavuşamamak ve bu hayalleri 30’lu yaşlarına ertelemek değil midir? Yani 20’li yaşlarında ekonomik gücü olan, geleceğe yönelik hazırlığını yapan ve ardından hayallerini gerçekleştiren bir nesil, 30’lu yaşlarında mutlu bir yuvayı hayal ederdi belki de. Ancak olmadı…
İhtiyaçlar hiyerarşisinin en alt basamağında barınma bulunuyor. Barınma sorununu çözememiş bir nesil nasıl yeni bir insan dünyaya getirebilir ki? Elbette bu sorunlar yöneticilerimizin de malumu. Bu sebeple 500 bin sosyal konut inşa edilmesi için bir proje hazırlandı. Proje toplumun tüm kesimlerini sevindirdi elbette. Başta da gençler… Ancak detaylar ortaya çıktıkça gençlerde sevinç yerini hayal kırıklığına bıraktı.
“500 Bin Sosyal Konut Projesine” anne ya da babasının üzerine ev olan 18-30 yaş arası gençler başvuramıyor.
- Şimdi bir aile hayal edelim. 7 çocuklu. 7’si de 30 yaş altında. Babanın üzerine ev var. 7 çocuk da evlenme hayali kuruyor ya da evlenmiş. 7 ev ihtiyacı var. Ancak babanın üzerine ev olduğu için bu ailede hiç kimse projeye başvuramıyor.
- Şimdi bir başka aile daha hayal edelim. Ailenin banka hesabında 20 milyon TL var. Ailenin sahip olduğu ev yok. Çocukları projeye başvurabiliyor mu? Evet.
- Başka bir aile daha hayal edelim. Babanın 10 dairesi var. 31 yaşını geçmiş olan çocuğunun başvuru hakkı var.
- Bir başka örnek daha… Köyde 50 metrekare evi olan babanın 29 yaşındaki çocuğunun başvuru hakkı yok.
Bu kuralı savunanlar da var. Onları da dinleyelim. TOKİ’nin bundan önceki projelerinde anne-babalar kendilerinin üzerine çok sayıda ev olmasına rağmen çocukları üzerinden TOKİ projelerine başvurarak çok sayıda ev aldılar. Sadece çocukları üzerinden değil, aile büyükleri ve yakınları üzerinden de başvuru yapan aç gözlü vatandaşlar oldu elbette. Bunların suçunu 30 yaş altı tüm gençlere yüklemek doğru ve adil sayılır mı?
Twitter’da binlerce paylaşım yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Özellikle Bakan Murat Kurum’un, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ve TOKİ’nin hesabına gençler sitemlerini iletiyorlar.
2025 yılının gerçekten ‘Aile Yılı’ olması için bu kuralın yeniden değerlendirilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü barınma sorununu çözen gençler çocuk yapma fikrine daha olumlu yaklaşacaktır. Bu yaklaşım özellikle gençler ve AK Parti arasında köprü kurulmasına da yardımcı olacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: